"وكأنه شيء" - ترجمة من عربي إلى تركي

• bir şeymiş gibi
• şey gibi
• bir şeye
• gereken nesnelermiş gibi

Ve bunca zaman, bana sanki açıklama gerektiren bir şeymiş gibi neden Cumhuriyetçi olduğumu sorup durdunuz.
أنتما الإثنان تسألآنني طوال الوقت عن سبب كوني جمهورياً وكأنه شيء يحتاج إلى تفسير؟

Neden bu kadar kötü bir şeymiş gibi bahsediyorsun?
ولكن لماذا تقولها وكأنه شيء سيء؟

Neden bana bir çöpmüşüm gibi davrandın sokağa fırlatacağın bir şeymiş gibi?
لماذا كنت تعامل لي مثل القمامة... ... وكأنه شيء كنت مجرد رمي في الشارع؟

Oral seks kondomu, bir dişçinin kullanabileceği bir şey gibi, değil mi?
سد من الأسنان يبدو وكأنه شيء يمكن لطبيب الأسنان استخدامه، أليس كذلك؟

Ve bu, kronik bir hasta için küçük bir şey gibi görünüyorsa da, değil - hem de hiç değil.
وإن بدا ذلك وكأنه شيء صغير بالنسبة إلى شخص يعاني مرضًا مزمنًا فإنه ليس كذلك أبدًا.

Oto-yıkamadan alabileceğin bir şeye benziyor değil mi?
يبدو وكأنه شيء تستطيعن شراءه من مغسلة السيارة؟

Hindibalara çok değerli ve saygı gösterilmesi gereken nesnelermiş gibi davranması çok hoşuna gidiyordu.
التي يعالج بها كل الهندباء وكأنه شيء ثمين لكي يقوم بوضعها بعناية للعرض

- Zaman yolculuğu. Gerçek bir şeymiş gibi bahsettiğimize inanamıyorum.
لا أصدق أنك تتحدثين عنه وكأنه شيء حقيقي

Bunu sanki kötü bir şeymiş gibi söylüyorsun.
تقولين ذلك الأمر وكأنه شيء سيء

- Kıç yalayıcıyı sanki kötü bir şeymiş gibi söylüyorsun. - Huh?
تقول تملق وكأنه شيء سيء

Bunu kötü bir şeymiş gibi söylüyorsun.
أنتِ تقولين ذلك وكأنه شيء سيء

İnsan'ı kötü bir şeymiş gibi söylüyorsun.
أنت تقول بشر وكأنه شيء سيىء

Bunu kötü bir şeymiş gibi söylüyorsun.
تقولين ذلك وكأنه شيء غير جيد

- Kötü bir şeymiş gibi söyledin.
أنتِ تقولين هذا وكأنه شيء سيء

Kötü bir şeymiş gibi söyledin.
تقوله وكأنه شيء سلبي.

- Neden bu iyi bir şeymiş gibi söylüyorsun?
لما تقول هذا وكأنه شيء جيد؟

Stuart little'ın kazanması gereken bir şey gibi bu.
يبدو وكأنه شيء من شأنه أن ستيوارت ليتل الفوز.

Ve o ne zaman cennet hakkında konuşsa, Uydurduğu bir şey gibi gelmez.
وعندما يتكلم عن الجنة، يبدو وكأنه شيء لا يختلقه

Muskat karışımı teyzemin Yılbaşı'nda bana vereceği bir şey gibi.
إداد جوزة الطيب يبدو وكأنه شيء عمتي تقدمه لي في عيد الميلاد.

Ama bana hep bulaşmak istemeyeceğin bir şey gibi gelmişlerdir.
لكنها دائما تبدو وكأنه شيء لا تريد العبث معه

Beekman bir şeye Benzeyen Sanatlar Fakültesi desem?
معهد بيكمان للفن أن يبدو في الواقع وكأنه شيء مهم ؟