Özür diledi ama Sanki kahve bardağımı kırdığı için özür diliyormuş gibiydi. | Open Subtitles | قالت أنّها آسفة،لكن الأمر بدا وكأنّها كانت تعتذر علي كسر كوب قهوتي |
Sanki Sayısal'ı kazanmış ya da bir ödül almış falan gibi görünüyor. | Open Subtitles | تبدو وكأنّها ربحت اليانصيب أو تمّ ترشيحها لجائرة ما أو ما شابه. |
Sanki uyuyormuş gibi. Ama onu uyandıramıyorum. | Open Subtitles | إنها تبدو وكأنّها نائمة، لكنني لا أستطيع إيقاظها |
Viviven görünce şaşırmıştı. Sanki beklemiyor gibiydi. | Open Subtitles | يبدو وكأنّها فوجئت لرؤيته كأنّها لم تكن تتوقّع قدومه |
Sanki bebek işi gibi görünüyor ama sakın aldanmayın. | Open Subtitles | تجعل الأمور تبدو وكأنّها لعبة أطفال، لكن لا يخدعكم ذلك. |
Ona, çok yaşa de. Sanki daha sonra ne yapacağımı biliyordu. | Open Subtitles | هنيئاً لها ، وكأنّها تعلم ماكنت أنوي فعله لاحقاً |
Sizlere Sanki bir şey ifade ediyormuş, gibi istatistikler ve veriler gösteriyoruz. | Open Subtitles | نحن نظهر لكم الإحصائيات و الجداول وكأنّها تعني شيئا |
Kafamdan kaskı alıp, Sanki gol pası veriyor gibi eğitim sahasının ortasına çakıverdi. | Open Subtitles | ينزع الخوذة عن رأسي ويرمي بها عبر الميدان وكأنّها رمية حرّة |
Hastaya Sanki kendi çocuğunmuş gibi davranıyorsun. | Open Subtitles | لا لوالديها وحسب كما أنّكِ تتجاوبينَ مع المريضةِ وكأنّها طفلتُكِ أنتِ |
Bundan kurtulmaya çalışıyordum ama Sanki beni takip ediyor. | Open Subtitles | كنتُ أحاول التخلّص منها ولكن يبدو وكأنّها تتبعني |
Sanki duvarların içinden geçip gitti. | Open Subtitles | كما وكأنّها تبخّرت مباشرة من خلال الجدران |
Kocaman aleti ile Sanki buraların kralı oymuş gibi yürüyor. | Open Subtitles | يتجوّل متفاخراً في أرجاء المكان وكأنّها منطقته. |
Onun o şapkayı giydiğini görmüştüm, hani Sanki bir zafer simgesiymiş gibi. | Open Subtitles | رأيته يرتدي تلك القبعة وكأنّها جزءٌ من فروة الرأس |
- Müzik duydum. Rüzgâr çanları gibiydi. | Open Subtitles | إنّي اسمع موسيقى وكأنّها مثل اصوات الاجراس |
En az cezayı alacak gibiydi, muhtemelen de şartlı tahliye. | Open Subtitles | كانت المُدّة من صِفر إلى سِتّة أشهر لقد بدت العقوبة وكأنّها ستكون بالحدّ الأدنى، وربّما تكون فترة تحت المُراقبة |
Sanki benden birşey istiyormuş gibiydi. | Open Subtitles | شعرتُ وكأنّها كانت تطلب منّي شيئاً |
Böcek ısırığına benziyor. Belki de bir cilt lekesi. | Open Subtitles | تبدو وكأنّها قرصة حشرة أكثر وقد يكون عيباً |
Yalnız başıma, tıpkı bunun gibi gökyüzünün ötesine bakarken günün birinde kalplerimizin bir olacağına inandım... | Open Subtitles | *أرنو السماء وكأنّها في متناولي* *أظنّ أنّه ذات يوم ستتلاقى قلوبنا* |
Olası bir durum... Hayır, bu konuda tamamen yanlış düşünüyorum. Buna bir organik enfeksiyon gözüyle bakıyoruz. | Open Subtitles | لا، نحن نتصوّر الأمر بطريقة خطأ فنحن نعالج هذا وكأنّها عدوى عضويّة |