Her şeyde olduğu gibi savaşta da başlayana kadar farkına varmazsın bile. | Open Subtitles | ،في الحرب، وكما هو الحال مع كل شيء لا تحسّين بها إلا عندما تبدأ بالفعل |
Her zaman olduğu gibi, tepeyi kaybettik sonra da geri aldık. | Open Subtitles | وكما هو الحال دائما ، فقدنا التلة واستعدناها مرة ثانية. |
Ve tüm doğumlarda olduğu gibi bunda da acı olacak. | Open Subtitles | وكما هو الحال مع كل الولادات، سيكون هناك ألم. |
Her zamanki gibi daha çok analiz için bilgi hazinem hizmetinde. | Open Subtitles | وكما هو الحال دوما جميع معرفتي تحت تصرفكم لمزيد من التحليل |
Her zamanki gibi, bir zevk. | Open Subtitles | وكما هو الحال دائماًَ ، يسعدني |
Ve gayet kanundışı olanları vardır, içeri gizlice haplar, pornografik yayınlar, cep telefonları sokarsınız ve aynı dış dünyada olduğu gibi bir risk-ödül dengesi vardır, girişim ne kadar riskliyse imkan dahilinde o kadar da karlı olabilir. | TED | وهناك الكثير من الأنشطة الغير قانونية حيث تقوم بالتّهريب، تهريب المخدرات والمواد الإباحية، الهواتف اللمحموله، وكما هو الحال في العالم الخارجي، هناك مكافأة مقايضة المخاطر، كلّما زادت خطورة عمل المؤسّسة، كلّما يزيد احتمالها في الحصول على أكثر ربح. |
Ayrıca, - sınırın iki yakasındaki göçmenlerde olduğu gibi - çatışmanın yaratıcı bir araç olarak kullanımını göstermektedir. Çünkü, bir süreç yaşamak zorundaydılar ve bu durum onların kaynakları ve şehrin politikalarını yeniden organize edebilmelerini sağladı. | TED | لقد علموني أيضاً أنه وكما هو الحال في المجتمعات المهاجرة على جانبي الحدود، استخدموا الصراع نفسه كأداة إبداعية، لأنه كان عليهم إنتاج عملية قد مكنتهم من إعادة ترتيب موارد وسياسات المدينة. |
Neyse ki bu, yeni ve gelişmekte olan bir alan ve birçok diğer yeni tedavi ve hizmette olduğu gibi, sektör bunu daha verimli şekilde yapmayı öğrendikçe fiyatlar düşecek. | TED | لحسن الحظ هذا مجال جديد ومتطور. وكما هو الحال مع العلاجات والخدمات الجديدة، سوف تنخفض الأسعار إذا تعلمت الصناعة كيف تصنع الأشياء بكفاءة أعلى. |
Geçen günlerde uluslararası lider bir otel markasının CEO'su ile konuşuyordum ve çoğu zaman olduğu gibi Airbnb konusuna daldık. | TED | في يوم ما، كنتُ أتحدث إلى رئيس تنفيذي لفندق ذو علامة تجارية عالمية رائدة، وكما هو الحال أحياناً، تحدثنا حول موضوع موقع "Airbnb". |
Ve her zamanki gibi yeni bir fikri vardı, küçük kardeşine ait, içini düzenli olarak boşalttığı domuzcuk kumbarası... tarafından finanse edilen. | Open Subtitles | وكما هو الحال دائما, كان لديها فكرة جديدة بتمويل من حصالة نقود شقيقها الأصغر التي على شكل خنزيز والتي اعتادت على إفراغها بالكامل بانتظام |
Her zamanki gibi. | Open Subtitles | وكما هو الحال دائما |
Her zamanki gibi geç kaldık. | Open Subtitles | وكما هو الحال دائما |