...kadın beni sana tercih etti ve sen bunu kaldıramıyorsun. | Open Subtitles | لأول مرة في حياتنا فامرأة تختارني عليك ولا يمكنك التعامل مع هذا |
Ama o senin istediğin gibi ölü bir adamı sevemez, ve sen de onun istediği gibi onu sevemezsin ihtiyaç duyduğu gibi, bunu beklemekte yanlış olur. | Open Subtitles | لكن ، لايمكنها ان تحب رجلٌ ميت لن تحبك بالطريقه التي تريد ولا يمكنك ان تحبها |
O dingili tekrar göreceğim, o artık ölü, ve beni durduracak bir şey yapamazsın. | Open Subtitles | اذا رأيت ذلك الأحمق مرة أخرى سيصبح جثة ولا يمكنك فعل شيئ لإيقافي |
Onu, asla sevmeyeceğim ve beni buna zorlayamazsın. | Open Subtitles | لن أحبها أبداً ولا يمكنك أن ترغمني |
Ama eğer Walter ve Hope'un ölümünde oynadığın rolü sahiplenmezsen bunu yapamazsın. | Open Subtitles | ولا يمكنك ذلك ليس قبل أن تعترف بالدور الذى لعبته فى مقتل هوب ووالتر |
Twitter'ın geri kalanı ardında bıraktı diye, ertesi gün unutmak üzere haksızlıkla mücadele de edemezsin. | TED | ولا يمكنك أن تتفاعل مع الظلم، لتنساه فقط في اليوم التالي. فقط لأن الباقي من التغريدات على تويتر اختفت. |
Ülkenin bu kesimindeki en büyük yerlerden biri o, güzellikte de önüne geçilemez. | Open Subtitles | أنها واحدة من أكبر القصور فى البلاد ولا يمكنك إنكار جمالها |
Ve bunu senden istediğim zaman dileyebilirim, ve sen de "hayır" diyemezsin, ve o iyiliğe ne olacağını soramazsın. | Open Subtitles | ويمكنني طلب هذه الخدمة حينما أريد ولا يمكنك الرفض ولا يمكنك سؤالي عن ماهية الخدمة هل الخدمة هي اعطاؤك زوجتي؟ |
Kurbanlarının da, onun cezalandırılmasını isteme hakkı var ve sen onların umutlarını söndüremezsin. | Open Subtitles | وضحاياه يستحقون أن ينال هو ذلك العقاب. ولا يمكنك سلب ذلك منهم على مجرد أمل. |
Ama gerçek şu ki, sana doğru birkaç saldırı var ve sen kötü bir davranışı şu an sindiremezsin. | Open Subtitles | لكن الحقيقة انه هناك بعض المُعارضين لك ولا يمكنك تحمل نتائج سوك التصرف الآن |
Ben ölümsüzüm ve sen mezuniyeti kaçıramazsın. | Open Subtitles | لا يمكن قتلي، ولا يمكنك إغفال حفل تخرُّجك |
- Ama burayı da seviyorum. - ve sen de seviyorsun, inkar etme. | Open Subtitles | لكنّي أيضًا أحبّ هذه المدينة، ولا يمكنك إنكار حبّك لها. |
Bazen insanlar sadece bir şeyler yaşarlar ve sen bunun bir parçası olamazsın. | Open Subtitles | ..الاشخاص يقوموا بالامور ..ولا يمكنك انت تشاركهم الامر |
Sana söylemek istemiyorum ve beni zorlayamazsın. | Open Subtitles | لا أريد إخبارك ولا يمكنك إجباري. |
Burası benim evim ve beni korkutamazsın. | Open Subtitles | هذا هو بيتي، ولا يمكنك أن تخيفيني |
Sonsuza kadar burada kalmak istiyorum ve beni durduramazsın. | Open Subtitles | أريد البقاء هنا للأبد ولا يمكنك إيقافي |
Bunu yapamazsın. Maçı da kaybedeceksin şirketi de. Bunu yapamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك فعل هذا, ستخسر المباراة و الشركة, ولا يمكنك فعل هذا |
...ve bunu yapamazsın,bunu... - Kimlik kartınız var mı? Ona kefil olabilirim. | Open Subtitles | حسنا,لايمكنك أخذ الملف بدون هويه ولا يمكنك فعل ذلك |
Arkasında kim olduğunu hâlâ bilmediğini söyleyerek tüm halkı paniğe sürüklemeden kabul de edemezsin. | Open Subtitles | ولا يمكنك تأكيد الأمر دون الاعتراف بأنك ما زلت لا تعلم مَن وراء كل هذا و تجعل شعب أمريكا يفزع |
Sen de edemezsin, Clark, eğer düşündüğün buysa. | Open Subtitles | حسناً، ولا يمكنك ذلك أيضاً يا (كلارك)، إن كان ذلك ما تفكر به |
Ülkenin bu kesimindeki en büyük yerlerden biri o, güzellikte de önüne geçilemez. | Open Subtitles | أنها واحدة من أكبر القصور فى البلاد ولا يمكنك إنكار جمالها |