Bu yüzden beyinlerimize görüntüler ve hikayeler yükleyerek akıllarımızla oynadı. | Open Subtitles | ولذلك فقد لعب بعقولنا ويبث بنا الرؤي والاشياء في عقولنا |
Onu bağrıma basmak istedim ama kıpırdama izni yoktu, Bu yüzden sadece yeni doğmuş bebeği öptüğümüz gibi onu öptüm, narinliğine zarar vermekten korkarak. | TED | أردت أن أضمّه بين ذراعي، ولكنني لم أستطع تحريكه، ولذلك فقد قبّلته كما تُقبّل طفلاً مولوداً حديثاً، مذعوراً من رِقّته. |
İşte Bu yüzden on dakikadır, o kahrolası kıskaç makinesinde sana büyük, sahte bir altın yüzük kapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | ولذلك فقد أمضيت 10 دقائق عند آلة المخلب أحاول أن أحصل على ذلك الخاتم الماسي المزيف |
Bu yüzden sıranın en önünden sana yer ayırdım. | Open Subtitles | ولذلك فقد حجزت لك مقعداً بالصف الأمامي |
Bu yüzden onu yarattım. | Open Subtitles | ولذلك فقد ابتكرتها |
Bu yüzden son zamanlarda zayıflamış. | Open Subtitles | ولذلك فقد وزنه مؤخرا. |
Bu yüzden kovulacağım. | Open Subtitles | ولذلك فقد طردت من عملي |
Bu yüzden karşımıza hep bir seçenek çıkar. | Open Subtitles | ولذلك فقد وُضِعتَ أمام خيارٍ |