Büyük Efendimiz, kumandanın odasında uyuyacaklar, Bu yüzden o, burada kalacak. | Open Subtitles | ينام السيد العظيم بغرفة سيدنا ولذلك لا بد أن يرتاح هنا |
Belki yardımcı olarak çalışıyordun ve Bu yüzden detayları hatırlamıyorsun. | Open Subtitles | شيئاً كنت تعمل عليه سطحياً ولذلك لا تتذكر أى تفاصيل |
Bu yüzden bir dizi yoksul ulke hastalıgını bir dizi zengin ülke hastalıgıyla degistirmenin yararı yok. | TED | ولذلك لا فائدة من مقارنة أمراض بلدان فقيرة مع أمراض بلدان غنية |
Bana evlenme teklif etti, Bu yüzden daha fazla yapamam. | Open Subtitles | لقد طلب منى الزواج ولذلك لا اريد ان اضايقه |
Güneş sistemindeki pek çok cisim sıvı suya sahip değil, o yüzden oralara bakmıyoruz. | TED | والعديد من أجسام النظام الشمسي لا يحتوي على ماء سائل؛ ولذلك لا نبحث هنالك. |
Bu yüzden, kendini öldürmeye çalışmanla başa çıkamam, tamam mı amına koyayım? | Open Subtitles | ولذلك لا يمكنني أن أتحمل محاولتك قتل نفسك الآن ، حسناً؟ |
Daha önce hiçbirini tadına bakmadım. Bu yüzden tadının iyi ya da kötü olduğunu söyleyemem. | Open Subtitles | أنا لم أتذوق أبداً أحدها بنفسي ولذلك لا يمكنني حقاً أن أخبركِ إن كانت جيدة أم لا |
İş ilişkisi kredimi Veronica ile tükettim Bu yüzden başka biriyle olmaz." Evet, tıpkı bu tonda söylemiştin. | Open Subtitles | ولذلك لا أستطيع أن اقيم علاقة أخرى , وبالفعل أنت تبدو كذلك |
Ayrıca bu sefer her şeyi fazla düşünmüyorum, Bu yüzden seni kafamın içinde istemiyorum. | Open Subtitles | ولمرة واحدة لم أفكر بكثرة في كل شيء ولذلك لا أريدك أن تدخل عقلي |
İşte Bu yüzden daha fazla ileri gitmene izin veremem. - Senin iyiliğin için. | Open Subtitles | أجل، ولذلك لا يرضيني أن تفعلي ما هو أكثر |
Bu yüzden hiçbir kesintiye müsamaha gösteremeyiz. | Open Subtitles | ولذلك لا يمكن أن يحصل إنقطاع في الصورة من أي نوع |
Bu yüzden hiçbir kesintiye müsamaha gösteremeyiz. | Open Subtitles | ولذلك لا يمكن أن يحصل إنقطاع في الصورة من أي نوع |
Programlamama karşı gelemem. Bu yüzden yalan söyleyemem. | Open Subtitles | لا يمكنني مخالفة ما أنا مبرجمة عليه ولذلك لا يمكنني الكذب |
Tam da Bu yüzden burada olamaz, sen de burada olamazsın. | Open Subtitles | ولذلك لا يمكنه أن يكون هنا, وأنت لا يمكنك أن تكون هنا. |
Bu yüzden erkek gazeteciler hikayeye ulaşamadılar. | TED | ولذلك لا يوجد صحفي رجل حصل على القصة. |
Şehrin seçkini karşılamasıyla. Bu yüzden yarın sakın yaramazlık yapmayın. | Open Subtitles | ولذلك لا أريد منكم أى أعمال مزعجة غدا |
Bu yüzden antibiyotik bu tavuklarda işe yaramıyor. | Open Subtitles | ولذلك لا نستفيد من المضادت الحيوية |
Bunu biliyor. Bu yüzden de fazla kullanmaz. Neden bu kadar çok alsın ki... | Open Subtitles | هو يعلم ذلك، ولذلك لا يتناولها إلا نادراً فمالذي يجعله يتناول الكثير من... |
Bu yüzden raporlayacak hiçbir şeyim yok. | Open Subtitles | ولذلك لا يوجد لدي شيء لأبلغ عنه |
Sen normal değilsin, o yüzden başkalarının da normal olmasını istemiyorsun. | Open Subtitles | أنتَ لستَ طبيعياً ولذلك لا تريد لأحد أن يكون طبيعياً |
Herşey normal gibi, ama yerleşim yeri geçitten kilometrelerce içerde, o yüzden henüz bir şey bilmiyoruz. | Open Subtitles | شاهدنا كل شيء جيد، لكن المستعمرة على بعد ميلين من البوابة, ولذلك لا نعرف شئ بعد |