Kokulu, lezzetli bir yemektir ve annem soğuk bir günde beni sıcak tutacağını düşünmüştü. | TED | إنه طبق شهي ولذيذ كانت أمي تظن أنه سيوفر لي الدفء خلال اليوم البارد. |
Bunu hak ediyor. Bu kadar tatlı ve lezzetli olduğu için! | Open Subtitles | أوه، انه يستحق ذلك، لمجرد كونها لطيف جدا ولذيذ. |
Zavallı adam. Ne kadar da güvenilir, ne kadar da narin, ne kadar da lezzetli. | Open Subtitles | يا المسكين، شديد الثقة، شديد الضعف ولذيذ للغاية. |
- İyi ve leziz her şeyi babana vereceksin. | Open Subtitles | كلّ شئ جيّد ولذيذ يجبُ أن يكونَ من أجل أبيك. |
"Tanrım," is right ve çok leziz. | Open Subtitles | يا إلهي، إنه كما يجب ولذيذ |
Bu, ustaca ve lezzetli yapıldığına işarettir. | Open Subtitles | مما يعني أنه شـيء حكيم ولذيذ معاً |
Sıcak, lezzetli karton kokusu alıyorum. | Open Subtitles | أشم رائحة ورق كرتوني ساخن ولذيذ |
Genç bir dümenden... lezzetli... beyaz. | Open Subtitles | من عجل صغير شهى ولذيذ |
Üstelik çok da lezzetli. | Open Subtitles | ... وهو آمن بالكامل ولذيذ جدًا و |
Nadir bulunan ve lezzetli bir mantar. | Open Subtitles | فطر نادر ولذيذ. |
Sana sıcak ve lezzetli bir şey getirdim. | Open Subtitles | L'لقد جلبت لك شيئا دافئ ولذيذ. |
Mmm. Evet, lezzetli. Tadı çok iyi. | Open Subtitles | أجل، مذاقه جيد ولذيذ |
Böylece tatlı, lezzetli ve pahalı olurlar. | Open Subtitles | والذي هو حلو ولذيذ وغالٍ |
Taze ve lezzetli. | Open Subtitles | طازج ولذيذ. |
Hızlı ve lezzetli. | Open Subtitles | سريعٌ ولذيذ. |
- Yağlı, sıcak ve leziz. | Open Subtitles | - مخزن المأكولات، حار ولذيذ! |
Evet, tereyağlı ve leziz. | Open Subtitles | إنه طري ولذيذ |
Çok güzel ve leziz. | Open Subtitles | جميل ولذيذ. |
- Yumuşak ve leziz. | Open Subtitles | -يروي ولذيذ . |