ويكيبيديا

    "ولكن أيضًا" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • aynı zamanda
        
    • ayrıca
        
    • ama
        
    ama aynı zamanda, bu yaptığımız şey belli ki sinemanın de ötesine geçecek. TED ولكن أيضًا بما أننا بنينا ذلك فمن الواضح أن الأمر سوف يتعدي الأفلام.
    Onlar cesaret ve dinginlikle savaş verirler ve aynı zamanda da iyi teçhizatla. TED يقاتلون في المعارك بشجاعة ورباطة جأش، ولكن أيضًا بمعدات جيدة.
    Ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel. ama aynı zamanda bu yitim bölgelerinden birinin üstüne oturuyor. TED وبطبيعة الحال أجبتهم بنعم، لأنني أعني أن كوستاريكا جميلة. ولكن أيضًا بسبب أنها تقع أعلى واحدة من تلك المناطق الخفيضة.
    Suçlular. ama aynı zamanda politik kampanyalar için de kullanılırlar. Open Subtitles المجرمون بالتأكيد، ولكن أيضًا الحملات الانتخابيّة.
    ayrıca daha büyük ölçekte, memleketim Hollanda'da deniz seviyesi altında yaşıyoruz. TED ولكن أيضًا على نطاقٍ واسع، في هولندا، حيث جئتُ منها، نعيشُ تحت مستوى البحر.
    Yardım etmezsem üzülürüm, aynı zamanda annenin sesi çok güzel. Open Subtitles غالبًا لأني أشعر بالسوء، ولكن أيضًا لأنها تبدو مذهلة.
    Sadece mümkün olan şeyi değil, aynı zamanda görünürde imkansız olan şeyi de denemeye ve bilgi ve anlayışın sınırlarını keşfetmeye hazır olmalıyız. TED علينا أن نكون مستعدين لاستكشاف آفاق جديدة من المعرفة والفهم ومحاولة القيام بما هو ليس ممكنًا فقط ولكن أيضًا ما يبدو مستحيلًا.
    İlacın yalnızca kalitesini değil, aynı zamanda dağıtımının ne kadar yaygın olduğunu, inovatörün ilacın en faydalı olacağı hastalara hitap etmesini sağlayıp sağlayamadığını, ve ayrıca ilacın sahada ne derece başarıyla kullanıldığını dikkate alır. TED لا ينظر إلى جودة الدواء فقط، ولكن أيضًا على نطاق توزيعها ما إذا كان المبتكر متمكنًا من استهداف أولئك المرضى الذين يمكنهم أن يستفيدوا أكبر استفادة. أيضا، مدى استخدام الدواء في هذا المجال
    Benim bugün anlatacağım şey bu yolculuğun hikâyesi, aynı zamanda bilimin icat yapmak kadar tercüman olmak konusunda da çok güçlü olabileceği nosyonu. TED وأحضرت لكم اليوم قصة تلك الرحلة، ولكن أيضًا التصور بأن العلم بإمكانه أن يكون قويًا كالمترجم كما يستطيع أن يكون قويًا من أجل الاختراع.
    Şöyle ki; sadece estetiğe dayanan bir yoldan değil de aynı zamanda, koku, gürültü ve anılara dayanan bir yoldan götüren bir harita yapsak ne olurdu? TED ولكن ماذا لو كان لدينا أداة رسم الخرائط التي من شأنها أن تدلنا على الطرق الأكثر متعة ليس فقط على أساس الروعة ولكن أيضًا على أساس الرائحة، والصوت، والذكريات؟
    Hiçbir şeyin kalıcı olmadığının farkında olmaktır, hayat devam ederken, hem bir çeşit hafif ve geçici bir hüzün hissettirirler ama bu hüzün aynı zamanda, tüm bu gerçekliğin geçiciliğine dair daha derin ve iz bırakan bir hüzündür. TED إنه الوعي المهم للوضع المؤقت، كلاهما نوع لطيف وحزن عابر كما الأشياء تعبر في الحياة، ولكن أيضًا حزن أعمق دائم برقة حول عدم ثبات الواقع.
    Düşünmemiz gerekiyor çalışan sınıf çocuklarına nasıl öğretiriz, sadece katı becerileri değil okuma yazma ve matematik gibi aynı zamanda hassas becerileri. anlaşmazlık çözme ve bütçe (finans) yönetimi gibi. TED علينا التفكير حول كيفية تعليم اطفال الطبقة العاملة ليس فقط المهارات الصعبة، مثل القراءة والرياضيات، ولكن أيضًا المهارات السهلة، مثل حل الخلافات والإدارة المالية.
    Özellikle, havayı değiştiren hayatlara örnek teşkil eden anlarla ilgileniyorum, aynı zamanda karbonlu hava gibi, hayatın değişimini etkileyebilen havayla da ilgileniyorum. TED لقد كنت مهتمةً خصيصًا في بعض الوقت بأشكال الحياة التي تغير الهواء، ولكن أيضًا بالهواء القادرعلى التأثير علي تطور الحياة، مثل هواء العصر الفحمي.
    Bu titrek çizgilerin amacı insanların bu belirsizlikleri hatırlamalarını sağlamaktır ama aynı zamanda kesin bir rakamla ayrılıp gitmeseler de önemli gerçekleri hatırlayabilirler. TED إن الهدف من هذه الخطوط غير المستقرة هو تذكير الناس بعدم الدقة، ولكن أيضًا لا يكتفون بالضرورة برقم معين، بل بإمكانهم أن يتذكروا حقائق هامة.
    Ses genetikleri yoluyla kafamızda canlandırdığımız sesler, sadece bu karmaşıklığı yüceltmeye değil, aynı zamanda bu dünyayı daha zarif ve güvenli yapmamıza olanak sağlar. TED الأصوات التي نتصورها من خلال الجينات الصوتية تسمح لنا ليس فقط بالاحتفال بهذا التعقيد ولكن أيضًا لجعل العالم أكثر أناقة ومساحة آمنة.
    Neşe, umut, sevgi ama aynı zamanda acı sizi insan yapan her şey. Open Subtitles ...الفرح والأمل، والحب، ولكن أيضًا الألم كل ما يجعلك إنسان
    Stawi ölçek ekonomilerinden yararlanıyor ve sadece sahipleri için değil, aynı zamanda işe ortak olan çalışanları için de değer yaratmak için modern üretim yöntemlerini kullanıyor. TED يستفيد مصنع "Stawi" من اقتصاد الحجم ويستخدم عمليات التصنيع الحديثة لخلق القيمة ليس فقط لأصحابه ولكن أيضًا لعماله، الذين يملكون جزءًا من الشركة.
    ama tabii ki bu bir rakam, insanlar, topluluklar binalarda otururlar, bunu anlamak ve aynı zamanda mimariyi betimlemek için beş karakter, kurgusal karakter belirledik ve bu binada yaşadıkları bir günü izledik, nerede buluşacakları, ne deneyimleyecekleri düşünceleriyle. TED لكن بالطبع، فهو ليس مجرد رقم، فهو الناس والمجتمع الذين يقيمون في المبنى. ومن أجل أن نستوعب ذلك، ولكن أيضًا لكي نرسُم هذا التصميم، قمنا بتحديد خمسْ شخصيات، أي شخصيات افتراضية، وتابعناهم خلال يومهم في الحياة داخل هذا المبنى، وفكرنا في الأماكن التي قد يتقابلون فيها، وما قد يختبرونه.
    Charles beni yalnız başıma içtiriyorsun ayrıca hoşbeşi de bana yaptırıyorsun. Open Subtitles نعم، تشارلز، انت تجعلني اشرب لوحدي ولكن أيضًا أنت تجعلني أقوم بالحديث لوحدي
    İklim değişikliği, sadece kuraklık da değil ama deniz seviyesinin de yükselmesi, büyük ihtimalle şehirlerin karşı karşıya kaldığı en ciddi tehditlerden biri. TED الآن، تغير المناخ ليس فقط الجفاف، ولكن أيضًا ارتفاع مستوى البحر هو ربما أعظم الأخطار الموجودة التي تواجه المدن.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد