Evet ama yalnızca gardiyanlar yayın emri alırlarsa. Tahmin edeyim. | Open Subtitles | نعم، ولكن فقط إذا حصل الحراس على آمر البث |
ama yalnızca siz Lenny Frost'un fabrikaya girip çıktığını biliyordunuz. | Open Subtitles | ولكن فقط كنت أعرف كيف ليني فروست جاء في والخروج من المصنع. |
Barış içinde gelmişti, sonra öldü ama sadece yaşama dönmek için. | Open Subtitles | جاء في سلام، ثم مات، ولكن فقط لكي يعود إلى الحياة. |
ama sadece birkaç şey almak için. Sonra döndüm. Dersimi aldım. | Open Subtitles | ولكن فقط كي أجمع بعض الأشياء والآن رجعت , لقد تعلمت |
Ancak benden kurtulmak için... Lüzumu olmayan işler için öteye beriye gönderiyorlar beni.. | Open Subtitles | ولكن فقط لكي يبعدونني عن الطريق يقومون بإرسالي لهذه المأموريّات الطويلة عديمة الجدوى |
Yalnız bir dakika bekleyin, üzerime bir şeyler giyeyim. | Open Subtitles | حسنا. ولكن فقط لمدة دقيقة. أرتدي أي شيء. |
Fakat sadece bütün insanların ruhunda hayat bulan olağan kötülüğü. | Open Subtitles | ولكن فقط الظلام العادي الذي يعيش في أرواح كل الرجال |
ama yalnızca ben ve ortağım sınırı aşarsak. | Open Subtitles | ولكن فقط إذا كان لي وشريكي تجاوز حدود دينا. |
Yaz boyunca Avrupa'daki çayırlıklar yiyecekle doludur ama yalnızca ona ulaşabilenler için. | Open Subtitles | خلال فصل الصيف، المروج الأوروبية تصبح مليئة بالغذاء ولكن فقط لمن يستطيع الوصول إليه |
Evet, ama yalnızca bizi kanunsuza götürene kadar. | Open Subtitles | حسنًا , نعم , ولكن فقط حتى يقودنا للمقتص |
Ve sen beni görüyorsun, ama yalnızca düşlerinde. | Open Subtitles | وأنت ترينني ولكن فقط عبر أحلامك |
Kıkırdak doku ölçümü yapabiliriz ama sadece bakarak söyleyebilirim ki yağ doku hücreleri, yüzdeki tüylenme ve kas gelişimi ergenlik öncesi gibi görünüyor. | Open Subtitles | يمكننا أن نقوم بتقييم لوحة النمو ولكن فقط من خلال العين ، يمكنني أن أقول لك نسيجه الدهني تحت الجلد يظهر قبل البلوغ |
Dinle ben sadace senin vücuduna imza atacağım ama sadece bir içki al. | Open Subtitles | اسمعي, سوف أوقع على أي جزء من جسمك, ولكن فقط, أرجوك.. اشتري مشروبا. |
Evet ama sadece 2. sınıflardan bir çocukla çıktığım için. | Open Subtitles | أجل, ولكن فقط لأنني كنت أواعد شخص في الصف الثاني |
İlk sorun şu: Olası bir düşmanın bir siber savaş birliği kurduğunu duyurduğunu hayal edin, ama sadece kendi ülkesinin savunması için. | TED | المسألة الأولى : تخيل عدو محتمل اعلن أنهم يعملون على بناء وحدة حرب إلكترونية، ولكن فقط للدفاع عن بلادهم. |
Şu anda pek fazla gibi görünmeyebilir, Ancak sadece bekle. | Open Subtitles | قد لا تبدو مثل الكثير الآن، ولكن فقط عليك الانتظار. |
Bu gerçeğin farkında gibi gözüküyoruz, Ancak sadece geçmişi değerlendirirken. | TED | يبدو أننا نقدر هذه الواقعة، ولكن فقط في استعادة الأحداث الماضية. |
Neyse ki, çoğu zaman ona tekrar kavuşabiliriz, ama Ancak birbirimizin yardımıyla. | TED | والحمد لله يمكننا استعادة عقولنا مرة أخرى، ولكن فقط بمساعدة الآخر. |
Yalnız inanarak söyle. Hadi başla. | Open Subtitles | لا أقول إن أنا يستحق كل هذا العناء ، ولكن فقط مع الإدانة. |
Yalnız kafeinsiz olsun. Bütün gece ayakta olmak istemiyorum. 1,5 dolar. | Open Subtitles | قهوة واحدة لو سمحت ، ولكن فقط إن كانت لديك خالية من الكافيين ، لا أريد البقاء مستيقظة طوال الليل |
Sana paranı geri vereceğimi söyledim. Fakat sadece 20.000. | Open Subtitles | انا اقسم لك اني سوف اعيد لك نقودك ولكن فقط الـ 20 الف دولار |
Fakat sadece kurtçuk gibi yanından geçerse. | Open Subtitles | ولكن فقط إذا كان يتحرك على جانبها، مثل الدودة. |