Bina, yeni sistemlerle güçlendiriliyordu ve hiçbir şey açık değildi. | Open Subtitles | لقد تم تجهيز المبنى بأنظمة عديدة، ولم يتم تشغيلها بعد |
Ayrıca evi ve arabası arandığında da hiç nakit para bulunamamış. | Open Subtitles | ولم يتم العثور على كاش عندما تم تفتيش منزله وسيارته.. إذن |
Sistemlerinin işler olduğunu... ve beklenmedik birşeyin rapor edilmediğini söylediler. | Open Subtitles | تقول أن أنظمتهم واظيفية ولم يتم الإبلاغ عن شيء قيّم |
Cuma günü ofisten ayrıldı ve o andan itibaren ondan haber alan yok. | Open Subtitles | تركت مكاتبنا ليلة الجمعة ولم يتم رؤيتها أو سُمع منها منذ ذلك الحين |
Şimdi ise kimliği henüz belirlenmemiş birkaç cesedin daha bulunduğuna dair haberler alıyoruz. | Open Subtitles | وصلنا تقرير الآن بأن عدة جثث تم أيجادها بالقرب ولم يتم تحديد هويتها |
Hiçbir görgü tanığı yok ve henüz bir cesede ulaşılamadı. | Open Subtitles | لم يكن هناك شهود ولم يتم انتشال أية جثة حتى الآن |
Toprak kirasını ürünle öderlerdi ve para bile almazlardı. | TED | لقد كانوا مزارعين مستأجرين ولم يتم حتى الدفع لهم. |
ve yukarı çıktıktan bir kaç saat sonra bu kartı yollayan adamdan hayat dolu bir mail aldım. | TED | ولم يتم رفعها سوى قبل سويعات قبل أن أستقبل هذا البريد الإلكتروني الهائل من الشخص الذي أرسل هذه البطاقة البريدية. |
Ancak burada daha şimdiye kadar görülmesi zor ve daha önceden film edilmemiş yaşamları var. | TED | ولكن هناك جانب في حياتهم قلّما نراه ولم يتم تصويره أبداً. |
ve aldatma hiç bu kadar psikolojik bir bedele mal olmamıştı. | TED | ولم يتم أبداً اعتبار الخيانة كعبءٍ نفسي |
İngilizce’ye bile hiç çevrilmemişti, fakat şans eseri, Lorna’nın kocası Almanca biliyordu ve Lora için onu çevirdi. | TED | ولم يتم أبداً ترجمتها إلى اللّغة الإنجليزية، ولكن لحسن الحظ، كان زوج لورنا يتحدث الألمانية، فقام بترجمتها لها. |
Başı dertteydi çünkü şirkette sıkıntılar vardı ve işler zamanında hallolmuyordu. Her şeyin fazla dağınık olduğu kanısındaydı. | TED | كان يواجه مشكلة لأن الشركة كانت غير مستقرة. ولم يتم إنجاز الأشياء في الوقت المناسب، وكان يشعر أن الأشياء كانت ضبابية. |
Demans berbat bir hastalık ve hâlâ bir tedavisi yok. | TED | الخرف هو مرض شنيع ولم يتم اكتشاف أي علاج له بعد |
En hoşuma giden şey gidip satın almamış olmam ve kesinlikle genetiğiyle oynanmış değil. | TED | هذا ما احب بعملي لا يجب ان اذهب لشراء اي شيء ولم يتم تعديل هذه النباتات جينياً |
ve bu motor dörtlü karbüratörle 64'e dek Bel Air'e takılmadı. | Open Subtitles | ولم يتم انتاجه بالمفحّم ذو الأربعة براميل حتى العام 64 |
Ortağım hastalandı ve merkezden başkasını yollamadılar. Tatil yüzünden. | Open Subtitles | ولم يتم ارسال شخص آخر من المركز بسبب العطلة |
Yedi metreden daha uzun olurlar ve daha önce hiç bu kadar derinde görüntülenmemişlerdir. | Open Subtitles | ينمو لأكثر من سبعة أمتار طولا ولم يتم تصويره في مثل هذا العمق من قبل |
Çok daha fazla ilginç olanıda ciddi miktar bir malın eksik ve parasının ödenmemiş olması. | Open Subtitles | ولشدة دهشتي وجدت بعض الأرفف فارغة ولم يتم دفع ثمنها |
Sanırım henüz araştırmadığı bazı kaçıklar var. | Open Subtitles | أعتقد بأن هناك مفرقعات جديدة . ولم يتم فحصها حتّى الأن |
Eyfel Kulesi'nin tepesine tırmanmayı ümit etmiştim ama Naziler işgal sırasında kapatmışlar ve henüz yeniden açılmamıştı. | Open Subtitles | كنت آمل أن أصعد أعلى برج إيفل ولكن النازيين أغلقوه أثناء الاحتلال ولم يتم إعادة فتحه بعد |