Sadece o da değil, görünüşe bakılırsa silahları onlara kendisi vermiş. | Open Subtitles | وليس ذلك فقط ولكنه اكتشف انه قد أعطاهم الأسلحة بنفسه |
Sadece o da değil. Bunu yapmaya hakkımız var. | Open Subtitles | . وليس ذلك فقط . سيكون لدينا الحق بجانبنا |
Sadece bu da değil, eğer kasırga olmasaydı ... ... sonuncu daha uzun olabilir. | TED | وليس ذلك فقط .ويمكنه ان يستمر لوقت اطول حتى لو لم يكن هناك اعصار |
dedim. Sadece bu da değil, James de var. Mimar ve profesör, ayrıca mekan tasarlamayı sever, şu sanatla bezenmiş küçük plazaların ve şehir içi yürüme yollarının olduğu, insanların resimler çizip bazen bir araya gelip sohbet ettikleri mekanları. | TED | وليس ذلك فقط ، هنالك "جيمس" هو مهندس معماري وهو أيضاً بروفسور ويحب بناء المنحوتات الفنية في الأماكن العامة والتي يمكن أن تجدها في مراكز التسوق الصغيرة وعلى طرقات المدنية المزخرفة بالفن حيث يرسم الناس ويأتون ليتحدثوا بعض الأحيان، |
Sadece o da değil, bu şirketi kurman için sana yardım edeceğim. | Open Subtitles | وليس ذلك فقط , سوف أساعدك في بناء هذه الشركة |
Sadece o da değil. | Open Subtitles | وليس ذلك فقط. |
Sadece bu da değil... | Open Subtitles | ...وليس ذلك فقط |
Sadece bu da değil. | TED | وليس ذلك فقط. |