Sonra da rahipler, 101 rahip, için bir ziyafet vermeli ayaklarını yıkamalı ve ayaklarını yıkadığım suyu içmeliydim. | TED | وبعد ذلك، يجب علي أن أنظم وليمة ل101 من الكهنة، وأغسل أقدامهم وأشرب تلك المياه. |
Şimdi, patlıcan üzerinde ziyafet çeken şu haşereye bakın. | TED | الآن، ألقي نظرة على هذه الآفة التي تقوم بعمل وليمة على الباذنجان |
Mars çayırında da 11 bin plebe ziyafet vermişsin. | Open Subtitles | وأنك أقمت وليمة ل 11,000 من العامة في ميدان مارس |
Sonra, bir Roma ziyafeti var, o yüzden hızlı olmalıyız ve güzel sandaletlerinizi giymeyin. | Open Subtitles | هنالك وليمة رومانيه لاحقا, لذا عليك التحرك بسرعه ولا تنتعلوا أفضل احذيتكم |
Bu unutamayacağım bir şölen. Ama Kırık El ile tanışmayı umuyordum. | Open Subtitles | انها وليمة لن انساها ولكن كان بودي ان ارى بروكن هاند |
Ve çocuk büyüdü ve sütten kesildiği günde İbrahim büyük bir ziyafet verdi. | Open Subtitles | فكبر الولد وفطم و صنع ابراهيم وليمة عظيمة يوم فطام اسحق |
Herşey tamam, tören Pazar günü Ben de büyük bir ziyafet vereceğim | Open Subtitles | والمباراة هي التي ، في حفل تعيينه ليوم الاحد القادم ، وسوف أعطي وليمة |
İyi niyetimi göstermek için, sen ve baban için yarın akşam bir ziyafet vereceğim. | Open Subtitles | ولكي أثبت نواي الحسنة ، أنا أحضر لك وليمة ليلة غد لك ولأبيك. |
Bugün ziyafet var! Haydi! Parti başladı! | Open Subtitles | سيكون هناك وليمة اليوم ، انا متأكد تعال ، لقد بدأ الحفل |
İmparator ve imparatoriçe onuruna ziyafet vereceğim. Doyasıya yiyip içeceğiz. | Open Subtitles | وأخبره أن الإمبراطور والإمبراطورة سيحضران كذلك وليمة في بيتي، ويجب أن يحضر معهما |
Onlar da karşılığında planktonlar yaratmışlardır ve şu anda sardalyeler bununla kendilerine ziyafet çekmektedirler. | Open Subtitles | جالباً معه غذاءً وفيراً. كلاهما جلبا البلانكتون بكميات وفيرة. و هو ما يشكل وليمة ضخمة لأسماك السردين الآن. |
Gezegendeki yemek yiyen en büyük canlılardan bazılarını çeken bir ziyafet. | Open Subtitles | إنها وليمة تجذب بعضاً من أعظم مفترسات هذا الكوكب. |
Stellar ve California deniz aslanları her yıl ringa ziyafeti çekmek için okyanus açıklarından dönerler. | Open Subtitles | أسدي البحر النجمي والكاليفورني يعودان أيضا من داخل المحيط كل عام ليشتركا في وليمة أسماك الرنجة |
Et ziyafeti, sulu, çıtır doldurma. | Open Subtitles | وليمة من اللحم، السميك والمغطس بالصلصة مع قشرة خفيفة من الشوي |
Yarın prensesimizi istemeye gelecek olan taliplilere verilecek şölen için hediye ve yiyecekleri taşıyoruz. | Open Subtitles | نحمل الهدايا والمؤن إلى وليمة الخطاب الذين سيأتون غدا لرؤية أميرتنا |
Söyleyin bana Leydim, Trol Bayramı ziyafetinde sizi görecek miyim? | Open Subtitles | قولي لي يا فتاتي ألن أراك في وليمة التروليسترز غدا؟ |
Ulu Han, yarın akşam sizi sizin adınıza karargahımda düzenlenecek olan ziyafete bekliyorum. | Open Subtitles | ..مساء الغد. بمعسكري، إن جاز لي ..أنا أدعوكم إلى وليمة |
Çünkü bu toplantıya gelmemin tek nedeni açık büfe olacağının söylenmesiydi. | Open Subtitles | أنا فقط أتيت إلى هنا لأن تم إخبار أن هناك وليمة |
Doğanın ikinci öğünü, yaşam ziyafetinin ana yemeği. | Open Subtitles | طبق الطبيعة الثانى المغذى الأساسى فى وليمة الحياة |
Dostlar arasında bir şöleni yeğlerim Devler ailesine. | Open Subtitles | افضل وليمة مع الاصدقاء عن اسرة ضخمة العدد |
Dışarıda ziyafet sofrası hazırlattım haydi çocuklar Yiyelim! | Open Subtitles | لقد عملت لنا وليمة هنا فهيا أيها الفتيان! فلنتناول الطعام! |
Gittiğimiz gün Craster bizim şarap fıçılarımızdan birini açıp jambon ve patatesle dolu ziyafetine oturacak ve karda açlıktan ölen bize bakıp gülecek. | Open Subtitles | يوم أن نغادر، فسوف يفتح قنينة من نبيذنا. وسيجلس أمام وليمة من اللحم والبطاطا ويضحك علينا، ونحن نموت جوعا في الثلج. |
Bakın leydim, ayağınızı kesip, akşam şölende yeme fikri çok kötü görünebilir, ama birkaç yıl öncesinde, ne kadar kötü olacağını tahmin bile edemezsiniz... | Open Subtitles | ...أسمعي يا سيدتي، أعلم أن بتر قدمك ونيتنا أن نأكلها الليلة أمر سيء في وليمة الشفاء لكنك لا تتخيلين |
Ondan sonra da yetişkin olma ziyafetini verince tastamam bir prenses olacaksın! | Open Subtitles | ستكونين أميرة حقيقة بعد وليمة الاحتفال بنضجكِ |