ويكيبيديا

    "ولَيسَ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • değil de
        
    • için değil
        
    • da değil
        
    Sadece, öldüğün için değil de istemediğin için cevap yazmadığını umabiliyorum. Open Subtitles أنا يُمْكِنُ فقط أَنْ أَتمنّى بأنّه بإختيارِكَ ولَيسَ بالمناسبة مِنْ فنائِكَ.
    Pheobe'nin geleceği için değil de senin duygularını yansıttığı için çekmiş olabileceğini düşündün mü? Open Subtitles الذي لَرُبَّمَا سَحبتَ تلك البطاقاتِ لأن يُمثّلونَ مشاعرَكَ ولَيسَ مستقبلَ فويب؟
    Birisi, söylemesi gerekenden fazlasını söylüyorsa, sizin gerçek bir kadın olduğunuz, kalbinizin hala yandığı içindir, aleyhinize olduğu için değil. Open Subtitles إذا كان هناك شيء لجَعْل المرء يقول أكثر مِنْ يجب فهو لأنك إمرأة حقيقية وقلب جسد يحترق لَك، ولَيسَ ضدّك
    Joey, biraz garip hissediyorum. İyi anlamda da değil. Open Subtitles جوي، شيء يَبْدو غربةً ولَيسَ غربةَ جيدَ.
    Burdan çok uzakta da değil. Open Subtitles ولَيسَ بعيداً عن هنا، مما يبدو
    Kazanmasını Sandy'e değil de ona mı söyledin? Open Subtitles أنت طَلبتَ مِنْه أن يفوز بالسباق ولَيسَ سانديَ
    Turnikenin altından sürünerek değil de zıplayarak geçseydin,... ..daha etkileyici olabilirdin. Open Subtitles أنت قَدْ تَقْطعُ a رقم أكثر جَسَارة قبّبَك الباب الدوّارَ ولَيسَ زَاحِفَ تحت.
    Bana bir insan gibi değil de, bir proje gibi davrandın. - İşi yavaşlatabilirim. Open Subtitles أَعْني، جَعلتَني أَحسُّ a مشروع ولَيسَ a شخص.
    Turk bunu neden bana değil de Elliot'a anlatmış ki. Open Subtitles الذي Turk يَتكلّمُ مع إليوت حول هذا ولَيسَ ني؟
    Bu yüzden "Sağdıç" değil de "Şahit" dedim. Open Subtitles لهذا أَدْعوه a "شاهد، "ولَيسَ a "أفضل رجلِ."
    Hakkında konuştuğumuz kişi anne değil de baba olsaydı ne yapardık? Open Subtitles بعد إرتِكاب a القتل. إذا هذا كَانتْ الأبَّ بأنّنا كُنّا نَتحدّثُ عنهم، ولَيسَ الأمَّ،
    Sana bakmam için para veriyorsun. Başka bir şey için değil. Open Subtitles أنت دَفعتَ لكي تتَرْكيني أَنْظرُ إليك ولَيسَ لأيّ شيء آخر
    Telefon görüşmesi tetikçiler için değil, onu izlediğimizden emin olmak için yapıldı. Open Subtitles نعم. الاتصال كَانَ أَنْ يَأكّدَ بأنّنا كُنّا نتبعهُ ولَيسَ المفاعلات.
    Umarım satış için değil, lafın gelişi söylemiştir. Open Subtitles دعنا فقط نَتمنّى ذلك a رقم خطابِ ولَيسَ a عملية إقناع.
    Evet ve güneşli olduğu için değil. Open Subtitles نعم، ولَيسَ ل شروق الشمس.
    Üstelik sırf bu da değil. Open Subtitles ولَيسَ فقط ذلك.
    Hayır. Ve arkadaşı Ray'ın da değil. Open Subtitles ولَيسَ صديقَه راي، أمّا.
    Sadece bu da değil... Open Subtitles ولَيسَ ذلك فقط

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد