tıpkı Verne'in Poe'dan ilham alması gibi Verne'in hikayesi de ilk kuşak roket bilimcilerine ilham olmuştur. | TED | ومثلما تأثر فيرن بـ إدغار بو لذا، فإن قصة فيرن الخاصة ستستمر في التأثير وإلهام الجيل الأول من علماء الصواريخ. |
tıpkı oksijen gazının koyu kırmızı fotonları tercih etmesi gibi, karbon dioksit ve diğer sera gazları da kızılötesi fotonlarla eşleşir. | TED | ومثلما يفضّل غاز الأكسجين الفوتونات الحمراء الداكنة، فإنّ ثاني أكسيد الكربون وغازات الدفيئة الأخرى تفضّل الفوتونات تحت الحمراء. |
tıpkı biyosferin ciddi oranda erozyona uğradığı gibi etnosfer de erozyona uğruyor. ve belki de daha da hızlı bir şekilde. | TED | ومثلما يتعرض المحيط الحيوي للتآكل الشديد، يتعرض المحيط العرقي أيضاً للتآكل -- وربما بمعدل أكبر جداً |
Şu an nasıl kendi tohumunu ekiyorsan, ...bende kendi tohumumu senin içine ekeceğim. | Open Subtitles | ومثلما زرعت بذرتك في الأرض سأزرع بذرتي فيك |
Şu an nasıl kendi tohumunu ekiyorsan, ...bende kendi tohumumu senin içine ekeceğim. | Open Subtitles | ومثلما زرعت بذرتك في الأرض سأزرع بذرتي فيك |
David'in sapanına ihtiyacı olduğu gibi, bizim de gücümüzü toplamamız gerek. | Open Subtitles | ومثلما داوود بحاجة الى مقلاع نحن بحاجة إلى قوتنا الخارقة |
Liberal takım kaybettiğinde, 2004'te olduğu gibi, ve 2000'de neredeyse kaybettiğimizde, kendimizi kandırmayı tercih ediyoruz. | TED | عندما يخفق الفريق الليبرالي , مثلما حدث في عام 2004 , ومثلما كاد أن يحدث في 2000 , نحن نريح أنفسنا . |
tıpkı babası gibi. tıpkı abinin çürüyeceği gibi. | Open Subtitles | فقط مثلما فعل والده , ومثلما سار اخيه |
tıpkı dün oynadığım gibi... tahminen yarın oynayacağım gibi | Open Subtitles | مثلما فعلت البارحة... ومثلما سأفعل غدا على الأرجح |
tıpkı dünyamızın teknolojiden büyük oranda etkilenen haritaları gibi -- Google Haritalar'ı, GPS'i düşünün -- aynı şey, dönüşümle beynin haritalanmasında da gerçekleşmektedir. | TED | والان ومثلما هو للخرائط الطبيعية لعالمنا والتي استفادت كثيراً من التقنية -- فكروا بخرائط غوغل ، فكروا بنظام تحديد المواقع الـ GPS -- والشيء نفسه يحدث الآن لخرائط الدماغ عن طريق النسخ. |
Ve tıpkı senin olacağını söylediğin gibi. | Open Subtitles | ومثلما قلت أنه سيحدث تمامًا |
tıpkı benim gibi. | Open Subtitles | ومثلما سيحدث لي. |
tıpkı benim gibi. | Open Subtitles | ومثلما سيحدث لي. |
Ve tıpkı Rachel Carson gibi tarım ilaçlarının insan sağlığına zararlı olduğu gerçeğine dikkat çekti, ''Under the Dome'' her yıl Çin'de sadece hava kirliliğinin bir milyona kadar erken ölüme sebep olması popüler konusuna kaşesini bastı. | TED | ومثلما فعل (راشيل كارسون) عندما لفت الانتباه إلى حقيقة أن المبيدات الحشرية تضر بصحة الإنسان، رسخ "تحت القبة" في الوعي الشعبي أن تلوث الهواء أدى إلى مليون حالة وفاة مبكرة كل سنة في الصين وحدها. |
tıpkı Griselda'nın da olacağı gibi. | Open Subtitles | ومثلما ستكون (غريزيلدا). |
Bilgisayar, telekomünikasyon ve yiyecek bölümleriyle olduğu gibi... | Open Subtitles | ومثلما جعل الشركة تعمل في الحواسب والأتصالات... |
Ve bahsettiğin rahibelerde olduğu gibi olaylar sebepsiz mi oluyor? | Open Subtitles | ومثلما ذكرت انه دائماً غير مبرر |