Rama, Poonam'a vereceğimiz şeyleri listeliyordum... ona lazım olacak şeyler, giysiler, mücevher. | Open Subtitles | راما، كنت أكتب الأشياء التي سنعطيها لبونام الأشياء التي ستحتاج إليها، ملابس ومجوهرات.. |
80 bin dolar değerinde değerli taş, altın ve mücevher. | Open Subtitles | أحجار كريمة تُقدر بـ 80 ألف دولار, ذهب ومجوهرات |
Her şey onlarındı, para, uyuşturucu, silahlar, kadınlar, adını siz koyun, şıngır şıngır mücevherler... | TED | كان هناك مال ومخدرات وأسلحة ونساء ومجوهرات والسلاسل اللماعة، كان هناك كل شيء |
Bendeki eşyalardaki tüm şeyler boşanma evrakları, mücevherler ve annemin rock gruplarıyla gezdikleri zamandaki sanatsal çıplak resimleri var. | Open Subtitles | خصوصا عندما تضيع وقت شخص اخر؟ كل ما لدي أوراق طلاق, ومجوهرات, وصور عارية لأمي أيام الأخويات |
Baa, senin için güzel takılar ve giysiler yaptırdı. | Open Subtitles | لقد احضرت با ملابس ومجوهرات جميلة مصنوعة لك |
Güzel elbiselerinizi saçınızdaki mücevherleri putperest kitaplarınızdaki uygunsuz resimleri içkilerinizi, metreslerinizi, sevgililerinizi şehvet duyup arsızca istediğiniz şeyleri def etmediğiniz sürece! | Open Subtitles | حتى لو أنكم تضعون عليكم ملابس جميلة ومجوهرات على شعوركم صوركم الماجنة في كتبكم الوثنية |
Evet, ama o sandıkta altın ve mücevherden daha fazlası var. | Open Subtitles | أجل، لكنْ هناك أكثر مِنْ مجرّد ذهب ومجوهرات في ذلك الصندوق |
Yaklaşık 800 dolar ve biraz mücevher. | Open Subtitles | قرابة 800 دولار، ومجوهرات ثمينة، هذا ماحصلت عليه منهم |
Seni güzelleştirecek yığınla mücevher. Ailemiz için altından bir saray. | Open Subtitles | ومجوهرات من أجل تزينكِ وقصر ذهبي من أجل عائلتنا. |
Amerikan hükümetiyle bağlantılı bazı arkadaşlarım Irak'taydı ve Saddam Huseyin'in saklı hazinesinin nakit, altın ve mücevher şeklinde büyük bir parçasını buldular. | Open Subtitles | لدي بعض الشركاء الذين لديهم علاقات بالحكومة الأمريكة كانو في العراق وهم إكتشفوا تماماً ذلك الجزء الكبير من ثروة صدام حسين المخفية -على شكل أوراق نقدية وذهب ومجوهرات |
Bir sürü erkek çiçek ya da mücevher için etrafta uğraşıp duruyor. | Open Subtitles | يتدافعون على زهور ومجوهرات. |
Ve ne için? Akşam yemeği... mücevher... | Open Subtitles | عشاء ومجوهرات |
Ya da mücevher. | Open Subtitles | ومجوهرات |
Yine, düşmanlarımızdan alınan hazineler,altın ve değerli mücevherler getirdi. | Open Subtitles | مجددآ, لقد أحضر كنزآ... ذهب ومجوهرات ثمينة... غنيمة من أعدائنا. |
Senin için, mürettebatın ve Melanthius için altın ve mücevherler. | Open Subtitles | ذهب ومجوهرات قيمة لك ولرجلك ... ولـ "ملانثيس" أيضاً |
- Yeni ayakkabılarla. - Ve mücevherler. | Open Subtitles | مع أحذية جميلة ومجوهرات أيضا |
Kendine yeni bir gardop düz. mücevherler al. | Open Subtitles | اشتري خزانة جديدة, ومجوهرات. |
iPhonelar, saatler, mücevherler. | Open Subtitles | -آيفونات, وساعات, ومجوهرات. |
Yüksek topuklar, takılar filan. | Open Subtitles | كعب عالي، ومجوهرات... |
Cüzdanlarını, kiralık arabalarının anahtarlarını ve sırt çantalarındaki mücevherleri bulmamış olsaydım bu sağlam bir teori olabilirdi. | Open Subtitles | حسنٌ، قد يكون هذا توقعاً سليماً مع أني وجدت كلتي محفظاتهما ومفاتيح سيارتيهما ومجوهرات في حقيبة ظهريهما |
500 milyon dolar değerinde altın, gümüş ve mücevherden oluşan bu hazine, Kraliçe'nin çeyiziydi. | Open Subtitles | ذهب وفضة ومجوهرات بقيمة 500 مليون دولار أصبحت تعرف بـ"مهر الملكة". |