onu deliğe atmak ve sonrasında fıstığı almak olduğunu öğreniyorlar. Ve bunda iyi ve rahat olunca, | TED | ينتظرون أن تظهر العملة، يضعون العملة في القطعة، ثم يحصلون على الفول. وعندما يكونوا جيدين حقاً ومرتاحين مع هذا، |
Üçümüzün de ortak bir tutkusu vardı: öğrencileri bilim konusunda heyecanlandırmak ve rahat hissettirmek. | TED | ثلاثتنا تشاركنا شغف جعل الطلاب متحمسين ومرتاحين للعلم. |
Başta herkes sakin ve rahat görünüyordu. | Open Subtitles | حسنا، في البداية كلهم بدوا هادئين ومرتاحين |
- Orada güvende ve rahat oluruz. | Open Subtitles | سنكون بأمان ومرتاحين |