Burada iki resim var, Gunandong Eyaleti'ndeki bir tekstil fabrikası, ve Hindistan'daki bir tekstil fabrikası. | TED | هاتان الصورتان لمصانع ملبوسات في إقليم غوانغ دونغ الصيني ومصانع الملبوسات في الهند. |
Ama ben gençken kömür madenleri ve çelikhaneler kapalıydı ve tüm alan perişan hâldeydi. | TED | ولكن عندما كنت في سن المراهقة، فإن مناجم الفحم ومصانع الصلب كانت متوقفة، والمنطقة بأكملها كانت مدمرة. |
Yaşlı insanlar sadece... ev ve işyeri sahibi olan zengin insanları düşünürler. | Open Subtitles | العجائز يفكرن فقط في رجل غني عنده بيوت ومصانع |
Burada hala kirlilik mevcut, kayıp bir sürü insan var. Kimyasal santraller ve seralar zarar gördü... | Open Subtitles | مع العديد من الناس من مدينتنا لم يحصوا للمصانع الكيميائيه ومصانع الأسمده التى دمرت |
ve artık mısır üreticileri umutsuz bir şekilde bu maddelerin şeker olduğunu, farklı birşey olmadıklarını söylemeye çalışıyorlar ve şeker endüstrisi de şöyle diyor "Hayır, aynısı değilsin. | Open Subtitles | و مصفين الذرة الآن يحاولون بكل يأس ان يقولوا انه مجرد سكر ولا يختلف عن اي نوع ومصانع السكر تقول لا, انت لست مثل السكر |
Tütün endüstrisi bunların hepsini yaptı ve yiyecek endüstrisi de aynı şeyleri yapıyor. | Open Subtitles | عملها مصانع التبغ بالقبل ومصانع الاغذيه تعملها الآن |
Hanbyul Nükleer Santrali bölgesindeki Wonsan Kuruluş'u da dahil araba, yağ ve ilaç imalatı kesintiye uğradı. | Open Subtitles | بسبب توقّف مصنع هانبيول للطاقة النووية بالإضافة إلى مُنشأت وونسان، ومصانع السيارات، والنفط، والمصانع الكيميائية .. |
Kuzey'in işgücü problemi vardı çünkü fabrikalar ve dökümhanelerde ve çelik fabrikasında çalışmak için Avrupa'dan gelen Avrupalı göçmenlerin ucuz iş gücüne güveniyordu. | TED | كان لدى الشمال مشكلة عمالية لأنه كان يعتمد على العمالة الرخيصة القادمة من أوروبا... المهاجرين من أوروبا... للعمل في المصانع والمسابك ومصانع الصلب. |
Hindistan ve buna benzer gelişmekte olan ülkelerde ordular ve silahlı kuvvetler, yazılım şirketleri ve uzay gemileri, çeşmeler ve tuvaletler kadar önemli olmayabilir. | TED | في الهند وغيرها من الدول النامية، الجيوش ومصانع الأسلحة، شركات البرمجيات وسفن الفضاء. قد لا تتعدى أهميتها أهمية الحنفيات والمراحيض. |
Bahçeli evleriyle, Kizil Ekim çiçekleriyle ve barikat fabrikalariyla, isçilere bakmak için insa edilmisti. | Open Subtitles | واكبر مدينه صناعيه فى العالم الشيوعى وجدت لكى تزود العمال بأحتياجاتهم لحدائقهم الاجتماعيه ومصنع اكتوبر الاحمر ومصانع الثكنات |
Hayır, hepsi depo ve imalathane. | Open Subtitles | كلأ، إنها مُجرد مخازن ومصانع تحوليّة. |
Londra'nın bu kısmında çoğunlukla depolar et fabrikaları var ve bu özel kulüp var. | Open Subtitles | هذا الجزء من لندن مؤلف بالمعظم من مخازن .. ... ومصانع لتعليب اللحم وهناك نادى خاص فى الموقع نفسة . |
Hiç kimse zarar görmedi, ve Lex fabrikalarında, küçük kızlar ve oğlanlar için Noel oyuncakları üretmiyor. | Open Subtitles | لم يتأذى أحد أبداً ومصانع (ليكس) لا تنتج بالضبط لعب عيد الميلاد للبنات والأولاد الصغار |
SS'in kendi okulu, kendi fabrikası ve kendi mahkemesi vardı. | Open Subtitles | قوات (العاصفه) كان لديها مدارس ومصانع ومحاكم خاصه بها |
Nootka Ticaret Merkezi, tütsühane ve tabakhanedeki hakkınızı İngiltere Krallığı mülkiyetine devretmek için bir kontrat. | Open Subtitles | اتفاقية لتخصيص حصتك من محطة (نوتكا) التجارية ومعمل تدخين اللحوم، ومصانع الدباغة لملكية التاج البريطاني |
# İnşaatlar, yollar ve petrol rafineleri # | Open Subtitles | ♪ يبنون الطرق ومصانع الزيت ♪ |
Bu silsileye geliyorsunuz ve bir sürü ürün satın aldığımız on binlerce marka var fakat tek kullanımlık bütün plastiği püskürten sadece 100 tane reçine üreticisi ve petrokimya tesisi var. | TED | وعليه، فإنك تهذّب تلك السلسلة، وهناك عشرات الآلاف من العلامات التجارية كلها نشتري أكوامًا من المنتجات منها، ولكن أيضًا هناك فقط مائة من رواد منتجي المواد الصبغيّة (الراتنج) ومصانع البتروكيماويات الكبيرة، التي تخلّف كل هذا البلاستيك المستخدم لمرةٍ واحدة. |