Dünya bir istiridye değildir. Kirli su ve köpekbalığı ile dolu kokuşmuş bir depodur. | Open Subtitles | انه خزان كبير مياهه قذرة وملئ بأسماك القرش |
Aşırı soğuk ve besinler ve hayatlarla dolu. | Open Subtitles | فهو بارد جداً، وملئ بالمغذيات ومفعم الحياة |
Şöyle düşün, bir şişe Pinot, kükreyen ateş ve ben sıcak, buharla dolu bir suya giriyorum. | Open Subtitles | تخيل هذا: زجاجه من النبيذ,نار المدفأه و أنا يجتمعان فى مغطس ساخن وملئ بالبخار. |
"Kahkaha ve aşk, acı ve hüzün dolu..." | Open Subtitles | وملئ بالضحك والحب الألم والحزن |
"Kahkaha ve aşk, acı ve hüzün dolu..." | Open Subtitles | وملئ بالضحك والحب الألم والحزن |
Sen tümüyle saf ve ışıkla dolu bir şeyin parçasısın ve tümüyle pürüzsüz ve tümüyle harika. | Open Subtitles | أنت دائرة الشّيء الذي صافي كليا وملئ بالضوء... ... وذلكناعمكليا ورائع كليا. |
El yazısı tam uyumlu ve aynı hatalarla dolu. | Open Subtitles | الخط متطابق تماماً وملئ بنفس الأخطاء |
Gece karanlık ve dehşet dolu. | Open Subtitles | الليل حالك الظلام ,وملئ بالأهوال |
Ve zorluklarla dolu. | TED | وملئ بالتحديات. |
Öylesine cesur, öylesine güçlü ve umut dolu. | Open Subtitles | شجاع وقوي جداً، وملئ بالأملِ. |
Ve içi dudak parlatıcısıyla dolu. | Open Subtitles | وملئ بلمعان الشفايف |