Fareler ise yiyecekleri korumayı ve onları yalnız bırakmayı neredeyse imkansız hale getiriyor. | TED | ومن المستحيل الاحتفاظ بالطعام في المنزل بسبب الجرذان، ناهيك عن الطعام الطازج يوميًا. |
İçeride onlardan bir ordu var. Tek başına girmen imkansız. | Open Subtitles | هناك جيش منهم فى الداخل ومن المستحيل أن تدخل بمفردك |
kulağa iyi bir fikir gibi geliyor ama gerçekçi değil ve bunu küresel olarak zorunlu hâle getirmek imkansız. | TED | لربما تبدو كفكرة عظيمة لكنها غير واقعية ومن المستحيل للغاية تطبيقها عالمياً. |
Oradan işe daha fazla karbonhidrat isteyecek halde dönmesinin imkanı yok. | Open Subtitles | ومن المستحيل أن يأتي بعدها إلى العمل راغباً بالمزيد من الكربوهيدرات |
Saçmalık, onu kendim bağladım. Kurtulmasının imkanı yok. | Open Subtitles | فقد قمت بتقييدها بنفسي ومن المستحيل أن تكون قد خرجت |
Kanıtları yok etmesine imkan yok çünkü onu kullanmak istiyor. | Open Subtitles | ومن المستحيل انه سيدمّر ذلك الدليل لأنه يريد ان يستخدمه |
Oral ve benzeri yakın hareketler, özellikle güven duyan genç bir eş için çok zor ve unutulması gerçekten imkansız olabilir. | Open Subtitles | ولكن كل الأعمال الحميمة من الصعب بشكل خاص لزوجة شابة فقدت الثقة أن تغفر ومن المستحيل أن تنسي |
Girer, ne istersem çalar, çıkarım. Yakalanmam imkansız. | Open Subtitles | يمكنني أن أسرق ما أريد، ثم أعود مجدداً ومن المستحيل الإمساك بي |
Girer, ne istersem çalar, çıkarım. Yakalanmam imkansız. | Open Subtitles | يمكنني أن أسرق ما أريد، ثم أعود مجدداً ومن المستحيل الإمساك بي |
Siz emretmedikçe, ulaşılmanız imkansız. | Open Subtitles | ومن المستحيل الأقتراب منك على الاقل فى عالمك الخاص |
Bir de bana sor! Küçük alıngan şeyler olmalı. Ve evcilleştirmek imkansız. | Open Subtitles | أوه , اخبريني عنه , بإمكانهم أن يكونوا مشاكسين صغار ومن المستحيل تدريبهم منزلياً |
Altınları bulmamız imkansız. | Open Subtitles | في أي وقت معطى ومن المستحيل تضييق الأحتمال لرجال الذهب |
Şimdi sen vadidesin ve çıkmak imkansız. | Open Subtitles | أنت في حالة رهبة الآن ومن المستحيل أن تطمئن |
Siz kızlara nasıl baktığını gördüm, ve bir adamın iki kadına da aynı şeyi hissetmesinin imkanı yok. | Open Subtitles | لقد رأيتُ كيف ينظر إليك ومن المستحيل أن يكن الرجل مثل هذه المشاعر لامرأتين لا .. |
Bir erkeğin beni beğenmemesinin imkanı yok. | Open Subtitles | ومن المستحيل للرجل أن لا تحبني. |
Burada olmasının imkanı yok fakat işte burada. | Open Subtitles | ومن المستحيل أن تكون هنا وبعد... وانها هنا. |
- Bunu sizi için bırakmamın imkanı yok. | Open Subtitles | ومن المستحيل اني ساتخلى عن هذا من اجلك |
Çünkü bu çocuğu, bu dünyadaki her şeyden daha çok seviyorum böyle bir kadını elde etmesine imkan yok. | Open Subtitles | لأنني أحب ذلك الصبي أكثر من أيّ شئ في العالم ومن المستحيل أن يوقع بامرأة مثيرة كهذه إذاً ، ما الذي تريده منه؟ |
Bu herkesçe bilinen bir sır ve muhalif rakiplerin görmezden gelmesine imkân yok. | Open Subtitles | إنّه سرّ مكشوف ومن المستحيل أن منافسيك سيتجاهلونه |
Rastgele birçok farklı hesap tarafından konuluyorlar ve bunları kimin koyduğunu veya amaçlarının ne olduğunu bilmek imkânsız. | TED | جاءت من تحميلات من حسابات مختلفة وعشوائية، ومن المستحيل معرفة مَن ينشرهم أو ما هي دوافعهم. |
Bir karakteri, çevresine bağlı olmadan düşünmeniz imkânsızdır. Değil mi? | Open Subtitles | ومن المستحيل أن تنظر حرف، ن بدون اتصال كل شيء من حوله. |