Okul kayıtlarını, adres defterini e-maillerini, telefon kayıtlarını ve randevu defterini inceledim. | Open Subtitles | أستخرج بيانات سجلات المدرسة ودفتر العناوين البريد الالكتروني والهاتف الخلوي ومواعيد تقويمها |
Ama senin ilgilenmen gereken 5 yaşında bir çocuğun gitmen gereken okul aile birliği toplantıların ve huzurevinde Alzheimer hastalığı ilerlemiş olan bir kaynanan yok. | Open Subtitles | ليس لديك طفل بالخامسه من العمر ومواعيد لعب ومقابلات أولياء الأمور و عمّة في بيت عجزه عليك زيارتها دائماً |
Harika bir işçilik ve teslim süresi de uygun. | Open Subtitles | صنعةٌ ممتازة ومواعيد التسليم يتم احترامها |
Hep Chardonnay ve öğle randevuları yok. | Open Subtitles | لا يكون دوما مشروب شاردنيه ومواعيد بعد الظهيرة |
Neredeyse bir yıl önce kaçırılıp işkence gördün ve yıldönümlerinin kendilerine has bir gücü vardır. | Open Subtitles | أكملنا سنة منذ إختطافك وتعذيبك ومواعيد الذكرى السنوية لديها قوة خاصة |
Ancak antidepresan reçetesi ve psikolog randevularını göz önünde bulundurursak mutlu bir emeklilik hayatı sürdüğünü söylemek zor. | Open Subtitles | برغم أنّ لديها وصفة طبيّة لمُضاد للاكتئاب ومواعيد مع طبيب نفسي تُشير أنّها ليست مُتقاعدة في سعادة. |
Sanırım kemoterapi ve ameliyat programları iyi bir ikili değil. | Open Subtitles | أظن العلاج الكيماوي ومواعيد الجراحين لا تجتمع معاً |
Ödevler, testler ve denemeler. | Open Subtitles | سيكون لدينا واجبات واختبارات ومواعيد تسليم. |
Bu sabah 5.00'te kalktım ve okul sonrası programı, araba ayarlaması, bir çift oyun tarihi ayarlaması yaptım. | Open Subtitles | لقد استيقظت في الخامسة صباحاً وأكتشفت انه بعد جدول المدرسة وبعض مواعيد غسيل السيارة ومواعيد اللعب |
Roman, şiddetli depresif bir bölüme girerken, kahramanı Esther'i takip ediyor, ama aynı zamanda züppe moda partilerinin kötü ve kurnaz tasvirlerini ve sıkıcı erkeklerle randevularının tasvirlerini içeriyor. | TED | تسرد الرواية قصة البطلة إستر، وهي تنزلق إلى نوبة اكتئاب حادة، ولكنها تتضمن أيضاً مشاهد ظريفة وخبيثة وتصور بدهاء حفلات الأزياء ومواعيد غرامية مع رجال مملين. |
Bana olaylar, tarihler ve süreler lazım. | Open Subtitles | أريد وقائع وتواريخ ومواعيد فقط |
Her fotoğrafın üzerinde tarih ve saatleri var. | Open Subtitles | هناك أوقات ومواعيد على كل لقطة واحدة. |
Gerçi bazen iki kafadar oluyoruz zira Louisette'in başı ağrıyıp duruyor ve ders esnasında çıkıp doktora gidiyor. | Open Subtitles | على الرغم مِن أننا أحياناً نصبح "خبيرتا الأطعمة". لأن (لويسيت) خرجت بحجّة الصداع. ومواعيد الطبيب تكون في نفس وقت الصف. |
Testler ve randevular da var. | Open Subtitles | ...هناك إختبارات ومواعيد |