Bir Silahşor asla zayıf değil ama nadiren soytarı olur. | Open Subtitles | وبما ان الفارس ليس ضعيفاً أبداً ونادراً ما يكون مهرجاً |
nadiren doğru çıkar. Özel olarak konuşabileceğimiz bir yer var mı? | Open Subtitles | ونادراً ما يكن صحيح هل هنالك مكان خاص يمكننا التحدث به؟ |
O kadar rağbet gören bir doktor ki, nadiren yeni hasta kabul ediyor. | Open Subtitles | لأنه مشهور جداً ونادراً ما يستقبل مريضات جديدات |
O zamanlar, hemen hemen hiç evden dışarıya çıkmıyordu ama onu nadir de olsa görüyordum. | Open Subtitles | لم يعد يغادر المنزل كثيراً . ونادراً ما كنت أراه |
Bizi kendi krallıklarına almıyorlardı ve kendilerini çok nadir bizimle konuşarak riske atarlardı. | Open Subtitles | لم يدعونا ندخل لمملكتهم ونادراً ما يشوهون سمعتهم ويخاطرون بإدخالنا |
Eh feminizm seksi bir şey değil sonuçta, ama sizi temin ederim feminist olmak hiç bir zaman beni flört etmekten alıkoymadı ve çok nadiren erkeksizlikten muzdarip düştüm. | TED | فالحركة النسوية لم تكون مثيرة يوماً ما، ولكن دعوني أؤكد لكم هذا لم يمنعني أن أتوقف عن المغازلة ونادراً ما اشتكيت من نقص في الرجال |
Ölüm hakkında hiç konuşmuyoruz ve onu nadiren aklımıza getiriyoruz. | Open Subtitles | -لم نتحدث أبداً عن الموت ونادراً ما فكرنا به #رونالد تريفور-جندي في البحرية الملكية# |
"D'oh" demeye nadiren ihtiyaç duyuyorum. | Open Subtitles | ونادراً ما أشعر بالحاجة لأقول دوه |
Sen utangaçsın ve insanlara nadiren yaklaşırsın. | Open Subtitles | أنت خجول ونادراً ما تقترب من البشر |
Ben ona komik mesajlar atıyorum ama o nadiren cevap veriyor. | Open Subtitles | ،أرسل له نكاتاً ونادراً ما يردّ |
Lyla nadiren metal takı takar. Onunla tanıştınız, değil mi? | Open Subtitles | ونادراً ما ترتدي (لايلا) مجوهرات أذن، لقد قابلتماها، أليس كذلك؟ |
İnsanlar nadiren gerçekle tatmin olurlar | Open Subtitles | ونادراً ما يقتنع الناس بالحقيقه |
Ayrıca başka ırktan erkeklerle nadiren eşleştiğimi fark ettim. | Open Subtitles | ونادراً ما أجد قريناً من خارج عرقي. |
Bu yüzden çocukları dövüyorlar. Ben kendim gördüm. Günde iki defa kuru ekmek ve su ile besleniyorlar. Çok nadiren oyun oynamalarına izin veriliyor. onlara günde sekiz saat boyunca kuran okumaları gerektiği tekrarlanıyor. | TED | لذا يقومون بضرب أؤلئك الأطفال. لقد رأيت هذا. يقومون باطعامهم مرتين في اليوم خبز جاف وماء. ونادراً ما يسمحون لهم بلعب لعبة. إنهم يخبرونهم أنه، لمدة ثمان ساعات في كل مرة، كل ما ينبغي عليهم فعله هو تلاوة القرآن. |
Evde nadiren biraraya gelirdik. | Open Subtitles | ونادراً ما كنا معا بالبيت. |
Ron'un oğlu göz teması kurmuyor, nadiren konuşuyor ve sen ona sarıImaya çalışınca korktu. | Open Subtitles | (ناثان) لا يتواصل بصرياً ونادراً ما يتكلم ويهلع عندما تقومين بضمه |
Cüce Bryde balinalarının nefes almak için su yüzüne çıktığı oldukça nadir görülür. | Open Subtitles | حوت برود قلّما يتخطّى السطح ليتنفّس ونادراً ما يُظهر فصّ ذيله |
Çok nadir yanılırım ama çok nadir haklıyımdır. | Open Subtitles | ونادراً ما تخطئ، لكن أيضاً نادراً ما تضح بالكامل. |
Çok nadir köşeye kadar gidiyorlardı, | Open Subtitles | ونادراً ما كانا يصلا إلى الزاوية، |
Eğer yanılmıyorsam ki çok nadir yanılırım Bayan Kırmızı bu. | Open Subtitles | إذا لم أكن مخطئاً ونادراً ما أكون كذلك هذه العشيقة (ريد) |
Yanılmıyorsam, bir "59 Flame Top" ve çok nadir yanılırım. | Open Subtitles | (الشعلة المُلتهبة) النسخة التاسعة والخمسين إذا لمْ أكن مُخطئاً، ونادراً ما أكون مُخطئاً. |