Bulamıyorum, başka zincir yok. Ve bu, yüreğimi yiyip bitiriyor. | Open Subtitles | لا قدرة لى على هذا وذاك وهذا الأمر يفطر قلبى |
Ve bu benim için gerçek bir bulmaca oldu, insan doğasının bir tür öğrencisi gibi. | TED | وهذا الأمر كان أشبه بالمعضلة الحقيقية بالنسبة لي كوني باحثة في الطبيعة البشرية. |
Ve bu şey, yaşadığım sürece, gözümün önünden gitmeyecek... Güzel değiller mi? | Open Subtitles | وهذا الأمر يعلق ذهني بالفكرة أليس جميلاَ ؟ |
bu da muazzam bir enerji patlamasına yol açmış durumda. | TED | وهذا الأمر قد حرر كثيرا من الطاقات الهائلة. |
bu da bir salgını zaman ve mekan açısından takip ederek bir yardım koordine etmeyi inanılmaz zor kılıyor. | TED | وهذا الأمر يجعل من تعقب حالة وبائية عبر المدى والزمن وتنسيق استجابة عملية بالغة الصعوبة. |
Beni görmek istiyor Ve bu her gün olan bir şey değil. | Open Subtitles | إنها تريد رؤيتي وهذا الأمر لا يحدث كـل يوم |
Bu yürekli genç bayan kalbini açıyor Ve bu sana çadırı mı kurduruyor? | Open Subtitles | هذه الشابّة الشجاعة لديها مُصيبة وقلبها مُحطم وهذا الأمر يُثيرك؟ |
Bana, kazandığı bir şey gibi değil de sahibi olduğu bir şey gibi davrandı Ve bu beni mahvetti. | Open Subtitles | أصبح يعاملني كمثل شيء امتلكه بدلاً من شيء اكتسبه وهذا الأمر دمرني |
O'nu kaynaklarda oldukça anaç bir figür olarak görmekteyiz Ve bu, Hz. | Open Subtitles | نراها في المصادر بمظهر أمومي جداً وهذا الأمر للنبي |
Ve bu haliyle seviyoruz. Bu demek oluyor ki, burunlarını bizim işimize sokmuyorlar. | Open Subtitles | وهذا الأمر يروق لنا، حيث يُبقي أنوفهم بيعدة عن أعمالنا. |
İşleri hemen kapatıyoruz. Ve bu beklemedik durum açık ve net olarak kontrol altına alındı. | Open Subtitles | نوقف كل ما يتعلّق بالبرنامج حالاً، وهذا الأمر مدروس بعناية مُسبقاً. |
Ve bu son iki kitabınızda olduğu gibi, zaman kaybından başka bir şey değil. | Open Subtitles | وهذا الأمر هو مجرد مضيعة أخرى لوقتك كما ضيعت وقتك بكتابيك الأخيرين |
Sürekli evimizdeyiz Ve bu böyle olmalı. | Open Subtitles | نحن دوماً بمنزلنا، وهذا الأمر الذي عليه أن يكون وحسب. |
Çünkü, sen siyah ve beyazsın Ve bu... | Open Subtitles | لأن000 الأمور بالنسبة لكِ إما أبيض او أسود وهذا الأمر 000 |
Tek bildiğim şey FBI'dansınız Ve bu da tuzak. | Open Subtitles | كل ما أعرفه، أنّك من المكتب الفدرالي وهذا الأمر يبدو قذراً |
Bence burada yeterince kaldık Ve bu beni öldürüyor. | Open Subtitles | أعتقد أننا قضينا وقت بما يكفي هنا, وهذا الأمر يقتلني. |
Haftalardır buradayım Ve bu şey sizin düşündüğünüz gibi değil. | Open Subtitles | فهو هنا منذ عدة أسابيع وهذا الأمر ليس كما يبدو لك |
Gerçekten umursuyormuş gibi davranıyordu, bu da kafamı karıştırdı. Emily, tanıştığıma memnun oldum. | Open Subtitles | لقد مثلت بالفعل كأنها تهتم لأمري وهذا الأمر يحيرني |
bu da onu benim gözümde, olağanüstü bir kadın yapıyor. | Open Subtitles | وهذا الأمر بالنسبة لي، يجعلها امرأةً رائعة |
Son dönemde yapılan çalışmalar göstermektedir ki, akbabalar olmasaydı, leşlerin yokolması için geçen süre 3 veya 4 kat daha fazla zaman gerektirecekti ki, bu da hastalıkların inanılmaz bir hızda yayılması demek. | TED | أظهرت دراسات حديثة أن المناطق التي لا يوجد بها نسور تستغرق الجثث مدة أكبر بثلاث أو أربع مرات لتتحلل، وهذا الأمر لديه تداعيات كبيرة على انتشار الأمراض. |