ve bu tür bir hurdy-gurdy'nin sipariş edilip ele alınması 3-5 yıl sürüyor. | TED | وهذا النوع من الأورغن اليدوي يستغرق الحصول عليها من 3 إلى 5 سنوات. |
ve bu tür aktiviteler uzun bir süre bu programlarla basit temel şeyler kazanılana dek. | TED | وهذا النوع من النشاط يستمر لفترة حتى نكتسب الاشياء الاساسية بواسطة تلك البرامج |
Ve böyle bir şey benim dönemimde olmayacak. | Open Subtitles | وهذا النوع من الأشياء لن يحصل وأنا موجود. |
Ve böyle bir hareket iz bırakır. | Open Subtitles | وهذا النوع من التصرف يترك علامة |
bu tür bir casusluk oldukça ucuzdur. | TED | وهذا النوع من البرامج بخس الثمن بالفعل. |
Çoğu önemsiz hırsızlıklar, trafik suçları, bunun gibi şeyler. Darwin Banks. | Open Subtitles | سرقات صغيرة في الغالب والقيادة تحت الثمالة وهذا النوع من الأشياء |
ve bu tür haritalar, modern insanların gerilerinde bıraktıkları veri izine dayandırılarak otomatik olarak üretilebilirler. | TED | وهذا النوع من الخرائط يمكن إنشأه تلقائيا وتعتمد على البيانات التي يتركها الناس خلفهم |
ve bu tür şeyler mikrofon olmadan imkânsız olurdu. | TED | وهذا النوع من الأغاني كان من المستحيل الوصول إليه بدون مايكروفون. |
Duyduğum kadarıyla, son seferde, tüm malzemelerinin kırıldığını söylüyorlardı ve bu tür şeyler. | Open Subtitles | كانوا يقولون أن جميع أدواتهم تنكسر وهذا النوع من الأعمال |
ve bu tür bir aşk tüm hayatını değiştirebilir. | Open Subtitles | وهذا النوع من الحبّ بوسعه تغيير حياتك كلّها. |
Beni olduğum gibi kabul ediyor ve bu tür dostluklar her şeye bedeldir. | Open Subtitles | إنه يقبلني كما أنا وهذا النوع من الصداقة هو كل شيء |
Ve böyle bir değişim fırsatları doğurur. | Open Subtitles | وهذا النوع من التغيير يجلب الفرص |
Ve tasarımcı ile bilim adamı arasındaki bu tür bir ilişki ben okulda iken başladı. | TED | وهذا النوع من العلاقه بين المصمم والعالم بدأ منذ كنت في المدرسه. |
(Gülüşmeler) bu tür bir tutkuyla kendimi çok ciddi bir oyunun içinde buldum. Şu an çok şey bildiğim için asla oynayamayacağım bir oyun türü. | TED | (ضحك) وهذا النوع من العاطفة قادني إلى اللعب الجاد ذلك النوع من اللعب الذي لا أستطيع أن أمارسه الآن لأنني مثقفة ومتعلمة إلى حد بعيد |
Çünkü şu anda kurumlar ellerindeki verileri telif hakkı kısıtlamaları ile hapsediyor ve bunun gibi şeyler yapıyorlar. | TED | لأن المعاهد في الوقت الراهن تحصر بياناتها بالقيود المفروضة على حق المؤلف وهذا النوع من الأشياء. |
Doktorası olan bulaşık yıkıyordu, işte, dili olmayan bir kıtada dil bilimciler ve bunun gibi şeyler işte. | Open Subtitles | غسل الصحون كما تعلمون، مع دكتوراه في اللغويات في قارة لا يوجد فيها لغات وهذا النوع من الشيء، نعم. انه لشيء رائع. |