Önümdeki bu şeyler Kaoss Ped'leri olarak adlandırılıyor Ve bu şeyler sesimle bir sürü farklı şeyi yapabilmeme olanak sağlıyor. | TED | وهذه الأشياء أمامي تدعى ألواح كاوس، وهي تسمح لي بالقيام بالكثير من الأمور المختلفة بصوتي. |
Ve bu şeyler yabancılar tarafından öğretildi. | TED | وهذه الأشياء التي تم تعليمنا إياها من قبل الأجانب. |
Ölümcül bir hastalıkları vardı sanırım Ve bu şeyler bunu hissetti. | Open Subtitles | أعتقد إنهم سيموتون قريباً. وهذه الأشياء يمكنها الإحساس بهذا الأمر. |
Diplomatlara yiyecek içecek sağlama, elçilik hizmetleri, bunun gibi şeyler. | Open Subtitles | ساعدت الدبلوماسيين وموظفى السفارة وهذه الأشياء |
Sen bir kadınsın. Senin süt, meme gibi şeyler hakkında konuşman daha kolay. | Open Subtitles | أنتي إمرأة, من السهل عليكِ أن تتكلمي عن الحليب والأثداء وهذه الأشياء |
Uç kısmı yukarı gider Ve bu şeyler oraya girer. | Open Subtitles | الطرف إلى الأعلى وهذه الأشياء إلى هناك |
..Ve bu şeyler insan. | Open Subtitles | وهذه الأشياء ليست من البشر |
Çünkü sen dürüstsün Ve bu şeyler... | Open Subtitles | لا تصدق لأنك رجل صالح وهذه الأشياء... |
Endişelenme. Ve bu şeyler işe yaramıyor! | Open Subtitles | لاتقلق - وهذه الأشياء لاتنفع - |
Peki ağaçların arasındaki şu fırça gibi şeyler? | Open Subtitles | وهذه الأشياء الكثيفة بين الأشجار؟ |
Ya da ağabeyimin benim tarafımdan öldürüldüğü gibi şeyler mi? | Open Subtitles | .. وأخى قتل من قبلىّ .. وهذه الأشياء |
Ne kadar güzel olduğu gibi şeyler. | Open Subtitles | عن مدى جماله, وهذه الأشياء. |