Asit baz hücresel ve benzeri bölgelerin genel özelliklerinin etkin görselleştirelmesi. | Open Subtitles | تمكين التصور من الخصائص العامة لمناطق خلايا حمضية القاعدة، وهكذا دواليك |
bir kamusal plaza olmalıdır, ve benzeri. | TED | للإلتزام بمناطق مقسمة مرمزة ، وهكذا دواليك. |
Sonra bu yeni hipotezi deniyorlar ve böyle devam ediyor. | TED | ثم يختبرون الفرضية الجديدة وهلم جرا وهكذا دواليك. |
Şimdi kareyi ortadan ikiye bölelim, sonra da kalan yarıyı ikiye bölelim ve böyle devam edelim. | TED | الآن، دعونا نقسمه للنصف، ثم نقسم ما تبقى للنصف، وهكذا دواليك. |
Paranoya, ihanet, Şiddet, tekrar edin. | Open Subtitles | جنون الارتياب، والخيانة، والعنف، وهكذا دواليك. |
Fosiller, mağara çizimleri...vb'lerinden bahsediyorum. | TED | أعني بذلك الحفريات، رسومات الكهوف وهكذا دواليك. |
Davranış ve benzeri şeyler için gerekli hareket dizileri ve belirli hareketleri kontrol eden kortikal bölgelere bakıyoruz. | TED | ونحن نتطلّع إلى مناطق الدّماغ التي تتحكم في حركات معينة، وتسلسل الحركات وذلك أمر لازم في السلوك ، وهكذا دواليك. |
Bu bize gerçekten bir şeyi öğretti, gerçekten iyi bir halk mekânı yapmak için mimarlık, şehircilik, yer şekilleri, ortam tasarımı ve benzeri şeyler arasındaki ayrılıkları ortadan kaldırmak gerekiyor. | TED | وقد علّمنا ذلك أمرا واحدا، وهو أن نخلق أماكن عامة جيدة بحق، علينا أن نزيل الفوارق بين العمارة والتمدن والمنظر الطبيعي والتصميم الوسائطي وهكذا دواليك. |
İstediğimiz bilgi tiplerini ölçebiliyor, mesela; bedensel hareket, vücut sıcaklığı, vücudun elektrik ritimleri ve benzeri. | TED | يمكنها أن تقيس أنواعاً من المعلومات التي نريدها، مثلاً: حركة الجسم، حرارة الجسم، إيقاعات الجسم الكهربائية وهكذا دواليك. |
Yani sanat direktörü böylelikle Wagnerian sahne düzeninde bir performansla başlayıp sonrasında, ilk sahneyi proscenium sahne düzeninde yapıp, perde arasını Yunan düzeninde, ikinci sahneyi arena düzeninde ve benzeri biçimlerde gerçekleştirebilir. | TED | لذلك فإن المدير الفني لديه القدرة على إظهار يكون الأداء الذي يدخل في موكب اجنر ويبين الفصل الأول في الاتجاه الأستراحة في موكب اليونانية ثاني عمل في الساحة ، وهكذا دواليك |
Ve sonrasında tüm diğer elemanları ölçeğe getirirdik -- farklı ticari öğeler; otel, lüks konutlar, ofisler ve benzeri -- ve üstüne bindirirdik. | TED | ومن ثم فإننا حجم جميع العناصر الأخرى العناصر المختلفة التجارية فندق والسكن الفاخر والمكاتب وهكذا دواليك ويلقونه على القمة. |
Bir kez bakarız, bilgiyi işleriz, bir kez daha bakarız, bilgiyi işleriz, ve böyle devam eder. | Open Subtitles | نأخذ نظرة، نعالج المعلومات، ونعاود أخذ نظرة، نعالج تلك المعلومات، وهكذا دواليك. |
ve böyle devam eder. Hep yeni bir strateji vardır. | Open Subtitles | وهكذا دواليك هناك مختلف الاستراتيجيات الجديدة |
O da tekrar beni yaratacaktı ve böyle devam edip gidecek. | Open Subtitles | حتى يمكنه خلقي وهكذا دواليك |
Paranoya, ihanet, Şiddet, tekrar edin. | Open Subtitles | جنون الارتياب، والخيانة، والعنف، وهكذا دواليك. |
İçgözlem, özyansıtma, hafızanın çalışması, vb gibi bir sürü iş yapıyorlar. Bilinçlilik ise ön lobda yer alıyor. | TED | انها تقوم باستضافة الامور .. التي تحتاج الى التأمل الذاتي .. الاستدراك الذاكرة العاملة .. وهكذا دواليك إن الامور الواعية تتركز في الفص الجبهي |
Benzer yapı için diğer bilgi kaynakları da kullanılabilir, hepinizin bildiği gibi, e-posta alışverişi, sanal etkileşimler sanal sosyal ağlar vb.... | TED | و مصادر أخرى للمعلومات ، أنت على دراية بها بلا شك متاحة كالمعلومات من تفاعلات البريد الإلكتروني تفاعلات الإنترنت الشبكات الاجتماعية على الانترنت وهكذا دواليك. |
Hepinizin Moore yasasını bildiğinizi biliyorum ama aslında, ondan daha geniş tabanlı; birçok durumda örneğin, yazılıma, iletişime, bant genişliğine vb. | TED | أعلم أنكم تعرفون كل شيء عن (قانون مور) ولكن في الواقع، فالأمر يمتد إلى نطاق أوسع من ذلك، يمتد إلى الكثير من الحالات، إلى البرمجيات، على سبيل المثال، كما يمتد إلى الاتصالات، وعرض النطاق الترددي وهكذا دواليك. |