Ve onlar bunu bölgesel düzeyde yapıyorlar. Bence onları asıl heyecanlandıran artık çocukları takip edebilecek olmaları. | TED | وهم يقومون بذلك على مستوى المنطقة كلها وأعتقد ان الذي يعجبهم هو إمكانية متابعة هؤلاء التلاميذ |
Onlar düşüncelerini her kanaldan, her zaman açıklayabiliyorlar, ve bunu yapıyorlar da. | TED | يمكنهم التعبير عن رأيهم على أي قناة في أي وقت، وهم يقومون بذلك. |
Yine, bunları yürütenler ulus devletler, bunu misilleme olarak yarı belirli şekilde yapıyorlar. | TED | مره اخرى, هذه دول سياديه تقوم بهذه الهجمات, وهم يقومون بها كطريقه شبه سريه للانتقام. |
DNA testi yapıyorlar. | Open Subtitles | وهم يقومون بعمل اختبار الحمض النووي الآن |
Her üç haftada bir bir mantar dükkan geliyor ve yemekseverler için bir sosyalleşme düzenleyerek harika bir iş yapıyorlar. | TED | وهناك محلات "بوب أب" كل 3 أسابيع وهم يقومون بعمل رائع باقامة مناسبات إجتماعية للغاية تقام لمشتري الأغذية |
Burası bir hastane ve bazı tamiratlar yapıyorlar. | Open Subtitles | إن هذه مشفى وهم يقومون بالتصليحات |
Polisi aradım, ellerinden geleni yapıyorlar fakat... | Open Subtitles | أتصلت بالشرطة وهم يقومون بكل ما بأستطاعتهم ... لكن |
Yarısının ne demek olduğuna dair fikri bile olmayacaktır çünkü bize küçük araçlarıyla koşuşturur gibi sıradan bir şey yapıyorlar gibi gelirken gençlerimiz arasında tamamen yeni bir dil gelişti. | TED | غالباً لن يفهموا ما يعنيه نصف النص . لأن لغة جديدة كاملة قد وضعت بين شبابنا وهم يقومون بشيء بسيط وفق ما يبدو لنا وهم يقومون بالنقر على الأجهزة الصغيرة الخاصة بهم . |
Los Angeles'da Bağımsız Araştırma Grubu veya BAG adında bir grup var, güzel şeyler yapıyorlar. | TED | ولذلك توجد مجموعة في لوس انجلوس تسمى مجموعة التحقيقات المستقلة أو (م ت م)، وهم يقومون بعمل رائع. |
yapıyorlar bir şeyler işte. | Open Subtitles | وهم يقومون بأشياء |