Böyle bir durumda tek ve yalnız olduğumu düşünerek yanılmıştım. | TED | كنت مخطئة في تفكيري أنني فريدة ووحيدة في هذا الوضع. |
Bilgisayarların sıkıcı, teknik ve yalnız olduğunu düşünen insanlardan olmaya başladım. | TED | ثم بدأت أنتمي إلى هؤلاء الأشخاص الذين شعروا بأن الحواسيب مُملة وتقنية ووحيدة |
Ruhunun derinliğinde herkes gibi ürktüğünü ve yalnız olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | متأكد من داخلى أنها خائفة ووحيدة مثل كل شخص |
Evet. Arkadaşım şunu söylüyor yalnız ve üzgün olmamalısın | Open Subtitles | نعم ، ما يحاول صديقى قوله هو أنكى لا يجب أن تكونى حزينة ووحيدة الآن |
Neden bu kadar korkuyorsun? Belki de yalnız ve işsiz bir şekilde ölmek istiyorsundur. | Open Subtitles | ربما تريدي أن تموتي عجوزاً, ووحيدة, وغير موظفة. |
Uyandığım yerde, yaşlıyım, kıllıyım ve de yalnızım. | Open Subtitles | واكون كبيرة في السن وخائفة ووحيدة |
Ona, Sophie'nin korkmuş ve bir başına kalmış olmadığı zamanları hatırlatacak bir şeyler? | Open Subtitles | شيء يعيد حياتها في عقله حينما لم تكن خائفة ووحيدة |
Bu karakter, özgüven eksikliğinin onu, içinde yaşlanmış ve yalnız bir şekilde ve doğru düzgün bir çantaya bile sahip olamadan öleceği bir hücreye | Open Subtitles | الشخصية عبارة عن مختبرة منتجات عديمة الثقة بنفسها تحصر نفسها في مكتبها الحزين حيث تموت عجوزة ووحيدة |
Şımarık ve kötü kalpli olduğunu düşünüyordum ama artık üzgün ve yalnız olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | كنت أظن أنها مدللة وشريرة ولكن الأن أعتقد أنها حزينة ووحيدة |
Mutsuz ve yalnız olacağı ve muhtemelen balayımızda çektiğimiz videoyu izleyeceği bir günde ona eşlik etmeye çalışıyorum yalnızca. | Open Subtitles | أحاول فقط أن أكون ودود فى اليوم الذى ستكون حزينة ووحيدة وربما تشاهد فيديو شهر العسل |
Bir evinin olmamasının, korkmuş ve yalnız olmanın ve tüm bunlar olurken bir kadın olarak şerefime tutunmaya çalışmanın ne demek olduğunu açıklayabilir miyim emin değilim. | Open Subtitles | ولست متأكدة من أنني فعلاً أستطيع الشرح. ماذا يُشبه كونك بلا منزل، خائفة ووحيدة. |
Kız korkmuş ve yalnız. Ailesine kişisel bir mektup yazmış. | Open Subtitles | كانت خائفة ووحيدة .وكتبت رسالة شخصية لعائلتها |
Buralardansın, seksisin ve yalnız içiyorsun. Müşteri çekersin. | Open Subtitles | إنك محلية ومثيرة ووحيدة سيجذب هذا لي الزبائن |
Kaybolmuş, yalnız ve 30 yaşında bir altıncı teker. | Open Subtitles | عجلة سادسة عزباء ووحيدة بعمر الـ30 عاماً |
Tahmin ediyorum da öyle seksi, yalnız ve kaybolmuş bir kız buraya girse. | Open Subtitles | لكني أعتقد فتاة شابة مثيرة كهذه تتجول هنا تائهة ووحيدة |
yalnız ve mutsuz olabilirim ama en azından senin gibi kaltağın teki değilim. | Open Subtitles | قد أكون تعيسة ووحيدة ولكن على الأقل أنا لست عشيقة |
O kadar yalnızım ki! | Open Subtitles | .ووحيدة جدا |
Yolun kenarında, kanlar içinde yatıyormuş. Soğukta, bir başına. | Open Subtitles | راقدة هناك على جانب الطريق تنزف، تشعر بالبرد ووحيدة. |
Aynı zamanda çok güzel ve çok yalnızdı. | Open Subtitles | وكانت جميلة جدا ووحيدة ايضاً |
Bu Dünya'ya ilk defa ayak bastığımda mahzun ve yalnızdım. | Open Subtitles | عندما هبطت لأول مرة على هذا الكوكب كنت حزينة ووحيدة |
Yoksa kampüs dışında yaşarken tek başına, yapayalnız senden başka ona göz kulak olacak yokken daha mı güvende? | Open Subtitles | أم هى آمنة وهى تعيش خارج الحرم الجامعى منعزلة ووحيدة بلا أحد غيرك لمراقبتها وحمايتها ؟ |
Çok küçük ve yalnızmış. Kimse onu istemiyormuş. | Open Subtitles | كانت صغيرة جداً, ووحيدة ولم يردها أي شخص |