Şimdi, kalıpları var, usta bir matbaacıları var, ve bir mürekkep kaldı. | Open Subtitles | الآن أنها حصلت على لوحات ، سيد الطابعة ، ووسيلة لصناعة الحبر. |
Sevgi bir var olma, bir gerçekleştirme biçimidir, dinleme ve görme biçimidir. | TED | الحب هو أسلوب حياة، هو أسلوب قيام بالأمور، هو وسيلة للسماع ووسيلة للرؤية. |
Tek paraya, yiyeceğe ve eve dönmek için bir yola ihtiyacımız var. Beni takip edin. | Open Subtitles | كل ما نحتاجه ، مال ، طعام، ووسيلة عودة للمنزل ، اتبعوني |
Mahkûmları Binghamton'a götürmek için üç ambulans ve nakliye aracı gerekiyor. | Open Subtitles | نحن بحاجة لثلاث سيارات اسعاف ووسيلة لنقل سجين لبريجهامتون |
Neredeyse her cep telefonunun mikrofonu, kamerası ve veri transferi olanağı var. | Open Subtitles | كل هاتف خلوي تقريبًا به ميكروفون وكاميرا ووسيلة لنقل البيانات |
Parayı ve ulaşımı ayarlarsan gelirim. Yapalım bu işi. | Open Subtitles | تدبر أمر المال ووسيلة النقل وأنا معك، لنقم بهذا |
Hayır, biliyorum çok gibi görünüyor... ama shot yapmak hayatla bağ kurmada eğlenceli ve güvenli bir yol. | Open Subtitles | لا، لا أعلم بأنها تبدو كثيرة ولكن الأسراف في الشرب قد يكون ممتعًا ووسيلة أمنه للتواصل مع الحياة |
Müsait olan her gemi ve aracı kullanarak tahliye işlemini başlatmamız gerekli. | Open Subtitles | علينا أن نبدأ الإجلاء استخدام كل سفينة متاحة ووسيلة نقل |
Mesela, Oa'nın koruyucusu tarafından seçilmediğim sürece Green Lantern olamam ama yeterli sermaye ve uygun araştırma koşullarıyla, Batman olabilirim. | Open Subtitles | بمعنى آخر: أنا لن أصبح الفانوس الأخضر مالم يتم اختياري من الغارديان. لكن اعطائي راس مال جديد وكافي ووسيلة بحث كافية، يمكن ان اكون باتمان. |
"Benim kariyerimi ve hayatımı bitiriyorsun." İnsanlar daha azı için adam öldürüyor. | Open Subtitles | أنت تدمر مهنتي ووسيلة عيشي" "الناس يٌقتَلون من أجل أمور أقل |
Yani doğal olarak, kendim için daha fazla derin uyku çekmek istedim ve gerçekten neredeyse her makineyi, aleti, zımbırtıyı denedim -- tüketiciye yönelik, tıbbi aletler, daha neler neler. | TED | لذا وبطبيعة الحال، أردت الحصول على مزيد من النوم العميق وفعلاً جربت تقريباً كل أداة وجهاز ووسيلة متواجدة -- صنف مستهلك، صنف سريري، كل ما يمكنكم تخيله. |
Başkan'ın ve hükümetin denetimi altında olduğu doğru. | Open Subtitles | إنها حقيقة، سيد(مالوري) تحكم الرئيس والحكومة هذه فعالية عالية ووسيلة كتمان |
Ladon'a daha fazla zamana ihtiyacımız olduğunu ve onunla temas kurmak için ...bir yol kuracağımızı söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأخبر (لادون) أنه يلزمنا المزيد من الوقت ووسيلة للاتصال به |
Avusturya sularında yaşarlar ve evrendeki en büyüleyici canlılardandır, yalnızca efsanevi sertliği için değil, aynı zamanda benzersizliği yenilenme anlamına geldiği için | Open Subtitles | انها أصيله في مياه استراليا و واحدة من أروع المخلوقات... على هذا الكوكب, ليس على النحو الاسطورى ولكن أيضا لأنها فريدة من نوعها ووسيلة للانجذاب |