Gwen, bu seçimleri yapacağından o kadar emindim ki, başka bir tahmin daha yaptım. Ve tahminlerimi değiştirilmesi daha da imkansız yerlere koydum. İşte tam burada. | TED | غوين، كنت واثقا جدًا أنكِ ستختارين هذه الاختيارات إنني خمنت تخمينا آخر، ووضعته في مكان متعذر وهو هنا. |
Kafasına tavayla vurduktan sonra bagaja koydum. | Open Subtitles | ضربته على رأسه بالمقلاه، ووضعته في صندوق السيارة، حتى لا يتأذّى |
Partiden önce incileri çıkardım ve mücevher kutusuna koydum. | Open Subtitles | لقد خلعت العقد قبل الحفلة ووضعته في صندوق المجوهرات |
Evet, kendi arabamdan çıkartıp, seninkine taktım. | Open Subtitles | نعم، لقد أخذته من سيارتي ووضعته في سيارتكِ |
Aleti çalıştırdık, ben vitese taktım ve olaylar başladı. | Open Subtitles | وتسببنا في تشغيل الجرّافة، ووضعته في وضعية التعشيق وحدث ما حدث |
Eğer aynı deney faresini alıp onu diğer farelerle bir kafese koyarsak, birkaç hafta sonra durum iyileşir. | TED | وإن أخذت نفس الفأر ووضعته في قفص مع فئران آخرين، فسيكون بخير خلال بضعة أسابيع. |
Taylor'ı alıp, o bodruma indirsen bir bebek ya da 103 yaşında olması fark etmez. | Open Subtitles | اخذت تايلور, ووضعته في القبو.. لا يهمني اذا كان اكبر منك |
Bence bu konuyu gerçekten düşünmelisiniz, bu yüzden bir zarfa koydum ve ona verdim. | Open Subtitles | عليك التفكير في هذا برأيي لذا دونته ووضعته في مغلف واعطيتها إياه |
Ondan eminim. Bagajın arkasına koydum. | Open Subtitles | ،نعم، أنا متأكدة من هذا ووضعته في صندوق السيارة |
alıp, arabaya koydum sonra yardım çağırmaya gittim. | Open Subtitles | اخذته ووضعته في الطراد ثم بعد ذلك بلغت عن الحادثة. |
İncir pudingi yapıp shot bardaklarına koydum. | Open Subtitles | لقد صنعت البودينج ووضعته في أكواب الخمر الصغيرة |
Bu yüzden dükkana gittim, müshil ilacı aldım ve çikolatalı kekin içine koydum. | Open Subtitles | فذهبت إلى المتجر، وجلبت دواء مسهل ووضعته في وجبة غدائي |
Diğerini çıkardım, yani, kötü olanını, ve bagaja koydum. | Open Subtitles | أخذت الآخر الفارغ ووضعته في الشاحنة |
Gidip parayı aldım ve çantama koydum. | Open Subtitles | مرةَ بعد مرة " فقط خذيها واقلقي عن التأجيل " لذا أخذت المال ووضعته في محفظتي |
Sonunda akıllanıp ona tasma taktım. | Open Subtitles | اخيرا انتبهت اليه ووضعته في المقود |
Fakat eğer o tahtayı alıp binanın içine ya da bir mobilya parçasına veya tahta bir oyuncağın içine koyarsanız aslında ağaç karbonu muhafaza etmek için inanılmaz bir kapasiteye sahiptir ve bize haciz yoluyla katkıda bulunur | TED | ولكن لو أخذت ذلك الخشب ووضعته في بناء أو في قطعة أثاث أو في لعبة خشبية، فهو في الحقيقة له قدرة تحمل لخزن الكربون وحبسه عنا. |
Ben sadece onun kişiliğini alıp herkesin anlayacağı şekilde kelimelere döktüm. | Open Subtitles | "أنا أخذت شخصه فقط" "ووضعته في كلمات يفهمها الجميع" |