Ve bu kaybolur kaybolmaz, daha üst yörüngelerden bir elektron gelip onun yerini alıyor. | TED | عند اختفائه، هناك الكترون من الغلاف التّكافؤي ينتقل ويأخذ مكانه. |
Müşteriler canlarının derdinde dışarı kaçarken fail de içeri girip istediği ilacı rahatça alıyor. | Open Subtitles | يخشون على حياتهم، فيهرب العملاء، بينما يدخل المجرم ويأخذ ما يشاء من الأدوية |
narkoz etkisinin geçmesi biraz zaman alır, Ayılmak gibi bir şey. | TED | ويأخذ بعض الوقت حتى يتلاشى. إنه نوع من التنبه. |
Söylediğiniz gibi açık alan ve sanırım istediğini alır ve | Open Subtitles | كما قلت ، إنها مروج مفتوحة وأفترض لو أن الرجل ذكي سيدخل ويأخذ ما يريده ويخرج على عجلة |
Adam temiz, kendi için çalışıyor, listeyi aldı... | Open Subtitles | إنه نظيف ويعمل لحسابه الشخصى ويأخذ هذه الأسماء السهلة |
Bize öne çıkacak bir lider lazım, sorumluluğu alıp ilham verecek biri. | Open Subtitles | إننا بحاجة لقائد الآن الذي يمكنه أن يصعد ويأخذ زمام الأمور ويلهمنا. |
Başka söze hacet yok bırakalım da Kral ödülünü alsın. | Open Subtitles | حسناً، ليس هناك شيء أكثر لأقوله ليتفضل الملك ويأخذ جائزته |
Tamamını okumak tüm kahvaltılarını alıyor ve okumayı bitirdiklerinde demokrasinin daha bilinçli vatandaşları oluyorlar. | Open Subtitles | ويأخذ منهم الأمر طوال فترة الفطور ليقرأوا كل شيء وحين ينتهون منها يصبحون مواطنين مطلعين بشكل أفضل بالديموقراطية |
Kendi başına hem yiyecek satıyor, hem de kıyafet alıyor. | Open Subtitles | عمله أن يبيع الطعام ويأخذ ملابس الناس بنفسه. |
Üniversitede büyük bir araştırma projesine başladım bütün vaktimi alıyor. | Open Subtitles | للتو بدأت مشروع بحثي جديد ويأخذ المشروع جل وقتي. |
Sezon dışında bir sürü geyik katletti ve başlarını bir tür kupa gibi kesip alıyor. | Open Subtitles | فلقد كان يقتل الكثير من . الأيائل بعد موسم صيدها . ويأخذ رؤسها كنوعٍ من الغنائم |
Kesişen yolları şeytanı anlaşma yapıp insanların ruhlarını mı alıyor? | Open Subtitles | شيطان مفترق الطرق يعقد الصفقات ويأخذ أرواح الناس ؟ |
Genelde, bu gibi durumlarda, dizilerde, prens her zaman kız için kıyafetler alır. | Open Subtitles | أليس هذا وقت قدوم الأمير الوسيم، ويأخذ الفتاة لشراء فستان؟ |
Aksi taktirde, birisi sallana sallana gelir, başkasının imzasını taklit eder ve her şeyini alır gider. | Open Subtitles | ما عدا ذلك، شخص ما يمكن أن يأتي من الشارع، يزوّر توقيع شخص ما ويأخذ كلّ أشيائهم. |
Aynı zamanda dağlar kindardır ne isterse alır. | Open Subtitles | لكن الجبل أيضًا لا يتسامح ويأخذ ما يريده |
İkinci oğul kendi 3'te 1 payını alır - 18'in üçte biri 6'sını. | TED | ويأخذ الثاني الثلث .. ثلث 18 هو 6 |
Bu herif gitti, arabanın anahtarlarını aldı ve arkadaşımın cebine koydu. | Open Subtitles | كما ترك هذا الرجل، ويأخذ مفاتيح سيارته، ويسقط منهم في جيب صديقي. |
Öğretmen kadavranın başından bir parça aldı. | Open Subtitles | ويأخذ رأى الحقيقي لرئيس الجثث. |
Birinin gelip senin sanatını alıp onunla böyle şeyler yapması seni nasıl hissettiriyor? | TED | كيف تشعر حين ترى شخص هكذا يأتي فيما بعد ويأخذ فنك ويحقق به الكثير؟ |
Kimsenin bu çiftliğe gelip oğlumuzu bizden alıp götürmesini istemiyorum. | Open Subtitles | أعني أنني لا أريد أن يأتي أحد إلى المزرعة ويأخذ ابننا بعيداً عنا |
Yani, yaşamını sonlandırmak üzere olan bir adam, niçin bir kitap okuyor olsun ve uyku ilacı alsın? | Open Subtitles | أعني لو مرء على وشك قتل نفسه لماذا كان يقرأ كتاب ويأخذ أقراص نومه ؟ |
O mızmız başbelası beğenmiyorsa beyzbol keplerini alsın, Kanada'ya gitsin! | Open Subtitles | هو يمكن ان يحزم خودات البسبول الدماغية ويأخذ جولة بطيئة الى كندا؟ |