Bir fahişeyle tanışıyor ve yanında kalması için ona bir tomar para ödüyor, | Open Subtitles | ومن ثم يقابل عاهرة ويدفع لها حفنة من المال للبقاء معه |
O gün bir hemşire ödüyor, ancak o gece onun yanında oturmak zorundadır. | Open Subtitles | ويدفع لممرضة خلال النهار لكن يجالسها بنفسه خلال الليل |
Buradaki dostlarını her zaman önemsemiştir. Ayrıcalıklı olanlara ise iyi ödeme yapar. | Open Subtitles | يهمه أن يكون لديه أصدقاء في البلاط الانجليزي ويدفع لهذا الامتياز |
O hazırlıkları yaptığında davayı açarsın. Sana ödeme yapacak. | Open Subtitles | أنت من ستتولى مهمة تقديم الملف بالمقابل هو من سيحضره ويدفع لك |
Bu araba senin kıyafetlerini de yiyeceğini de öder. | Open Subtitles | هذه السيارة يدفع ملابسك كل شيء تأكله، ويدفع أيضا |
İçine kapanık, kirasını bir hafta önceden ödeyen bir tipmiş. | Open Subtitles | لا يختلط بأحد، ويدفع الإيجار، قبل موعده بأسبوع دائماً |
O zaman, başka seçeneği olmayacak korkacak ve polisi aramayacak ve bizim istediğimizi yapacak, parayı ödeyecek. | Open Subtitles | لنقول أن ليس لديه أي خيار. خائف تماماً، ولا يتصل بالشرطة وينجز المهمة للنهاية ويدفع المال. |
- Sana para mı veriyor? | Open Subtitles | ويدفع لك؟ |
Herkes kalıyor, herkes ödüyor. İşte başlıyoruz. | Open Subtitles | ليبقى الجميع، ويدفع الجميع سنبدأ الآن |
Yanlış köşede duruyor ve bedelini ödüyor. | Open Subtitles | إنه في الزاوية الخطأ ويدفع ثمن ذلك |
O fahişe üzerinde asılı duruyor ve onlar için para ödüyor. | Open Subtitles | كان يستأجر العاهرات ويدفع لهن المال |
Genç işe giriyor, rakiplerinden daha fazlasını ödüyor, | Open Subtitles | يؤجر الشباب ويدفع أكثر من منافسيه |
O hazırlıkları yaptığında davayı açarsın. Sana ödeme yapacak. | Open Subtitles | أنت من ستتولى مهمة تقديم الملف بالمقابل هو من سيحضره ويدفع لك |
Doğru insanlara ödeme yaparak o malzemeleri daha ucuz malzemelerle değiştirip milyonlar kazandığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | ونعتقد أنّه يستبدل المواد الأرخص، ويدفع للأشخاص المناسبين، ويحتال الملايين. |
Haftada 60 saat çalışır, kirasını zamanında öder, iyi bir babadır. | Open Subtitles | يعمل 60 ساعة في الأسبوع، ويدفع إيجاره في موعده، وهو أب صالح |
Pembe kazak giyen bir kız değil ama sessiz ve her zaman kirasını öder. | Open Subtitles | إنه ليس كالفتاة ذات السترة الوردية لكنه هاديء ويدفع الإيجار في الموعد |
İşi olan, faturaları ödeyen, sana, annene ve kardeşine bakan benim. | Open Subtitles | لانني هنا انا من يملك عملا ويدفع الفواتير واعتني بك وبامك واختك |
Ama benimle, cebine parasını koyan sağlık giderlerini ödeyen adamla buluşmaya gelince geç kalıyor. | Open Subtitles | ولكن لمقابلتي، الرجل الذي يضع المال في جيوب لها ويدفع فواتيرها الطبية، أنها في وقت متأخر. |
Gelip çantayı alıp beni öldürecek mi yoksa çantayı alıp paramı mı ödeyecek bilemiyorum. | Open Subtitles | إن كان سيأتي ليأخذ .. .الحقيبة ويقتلني لا أعلم إن كان سيأتي .ويأخذ الحقيبة ويدفع لي |
- Sana para mı veriyor? | Open Subtitles | - ويدفع لك؟ |