Ve işleri normal tutmamıza memnunum. | Open Subtitles | ويسعدني اننا نحافظ علي علاقة متمدينة فيما بيننا |
Sağlıklı veya Parkinsonlu herkes çok ucuza, sadece birkaç sente, danışabilir ve kayıt bırakabilir. Ve hedefimizin yüzde altısına sadece sekiz saat içinde ulaştığımızı bildirmekten dolayı çok memnunum. | TED | أي شخص سليم أو مصاب بمرض الباركنسون يمكنه الاتصال بثمن رخيص، وترك تسجيلات بصوته، بضعة سنتات لكل اتصال، ويسعدني حقاً أن نعلن أننا فعلا قد حققنا ستة في المئة من هدفنا في ثماني ساعات فقط. |
Ve Memnuniyetle söylemek isterim ki inovasyon artık ceset bertarafına da dokundu. | TED | ويسعدني لأقول لكم بان الابتكار قد أثر في عالم التخلص من الجثث. |
Son seansının sonuçlarını inceledim ve Memnuniyetle söyleyebilirim ki sedimentasyon oranın monoklonal eritrositlerinin çok iyi şekilde arttığını gösteriyor. | Open Subtitles | راجعت أخر نتائج من الجلسه الأخيره لك ويسعدني أبلاغك بأن معدل السيد يشير إلى قوة إنتعاش الكريات الدم الحمراء |
Güvenliğe haber verdik bile ve seni bizzat ben dışarı atacağım için çok mutluyum. | Open Subtitles | ويسعدني أن أكون التي ستُلقي بكِ خارجًا بنفسي |
Bugün burada düğün töreninizi yönettiğim için mutluyum. | Open Subtitles | ويسعدني التواجد هنا اليوم لأقوم بهذا لكما. |
NZT'nin etkisi geçiyor ve tavsiyeye ihtiyacın var. Ben de mutlulukla veririm. | Open Subtitles | ،تأثير قرصك يزول، وتحتاج نصحًا ويسعدني أن أمدَّك به |
Yaklaşık 9 yıl boyunca günün 24 saati orada online olduğunu söylemekten mutluluk duyuyorum. | TED | ويسعدني أن أقول أنه ما زال على الإنترنت هناك، 24 ساعة في اليوم، لمدة تسع سنوات تقريبا. |
İşini paylaşmaktan memnunum bebeğim. | Open Subtitles | ويسعدني أن أشارككم في عملك، فاتنة. |
Ben izlemekten memnunum. | Open Subtitles | ويسعدني مجرد الفرجة. |
Dinlemediğim için memnunum. | Open Subtitles | ويسعدني أنني لم أنصت إليك |
Ben memnunum | Open Subtitles | ويسعدني أن |
Söylemekten memnunum. | Open Subtitles | ويسعدني ذلك. |
Bu uğurda yumruk yemekten gurur duyarım ve Memnuniyetle bir tane daha yerim. | Open Subtitles | أفتخر بتلقّي لكمة ويسعدني تلقّي واحدة أخرى |
Memnuniyetle söylerim ki, onlar temiz. | Open Subtitles | ويسعدني القول إنهم يتخلصون من العدوى |
Bacağınız iyileşene kadar da burada Memnuniyetle kalırım. | Open Subtitles | ويسعدني البقاء إلى أن تُشفى ساقك، لكن... |
Memnuniyetle tavsiye mektubu yazarım. | Open Subtitles | ويسعدني أن أعطيه خطاب توصية |
İşinle ilgili meseleri paylaşmaktan mutluyum bebeğim. | Open Subtitles | أوه، هيا، ويسعدني أن أشارككم في عملك، فاتنة. |
Bu geçtiğimiz yıl, tasarım dünyasında ve IDEO'da oldukça heyecanlı şeyler olmakta, ve bunların bir kısmını sizinle paylaşma şansı bulmaktan son derece mutluyum. | TED | كان هناك الكثير من الأحداث المثيرة في عالم التصميم وفي أيديو خلال العام الماضي ويسعدني أنه أتيحت لي الفرصة لأشرككم في بعض منها. |
Bundan kurtulduğum için mutluyum. Hepsi bu. | Open Subtitles | ويسعدني أن أتعذب حتى ينتهي ذلك |
Büyük bir mutlulukla, bu yılın saygın GE itaatkarlık ödülünü kazananı açıklamak istiyorum. | Open Subtitles | يشرفني ويسعدني أن أعلن عن أن الفائز... بجائزة المتابعة الفاخرة... لهذا العام... |
Ve size şunu mutlulukla söylemek isterim ki ödev vermiyorum. | Open Subtitles | ويسعدني اخباركم لن اعطيكم واجبات |
Bugün büyük bir mutlulukla sizlere onun adını açıklıyorum yakın dostum ve uzun süredir çalıştığım saygın iş arkadaşım Jacqueline Follet. | Open Subtitles | أن يكون إختياره من عائلة (رانواي) ويسعدني اليوم... الإعلان لكم جميعاً عن ذلك الشخص... |
Dostlar arasında olduğum için de Ekselansları Veliaht Prens'in bu kutlamaları Tokyo'da bizzat yöneteceğini söylemekten mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | ويسعدني أن أقول بينما نحن بين الأصدقاء أن صاحب السمو ولي العهد |