Yapılar sürekli inşa ediliyor, çözünüyor, geri dönüştürülüyorlar ve bunların hepsi güneş enerjisiyle oluyor. | TED | الكيانات تبنى باستمرار، يتم تحليلها ويعاد تدويرها، وكل ذلك يعمل على الطاقة الشمسية. |
ve kitabı 1930'lu yılların başında yayınladı. ve bu kitap hala günümüzde basımda ve hala önemli bir ders kitabı. | TED | ومن ثم نشر كتاباً في بداية 1930 ومازال كتابه حتى اليوم موجوداً ويعاد اصدار طبعات منه ومازال الكتاب الاساسي في مجاله |
ve inanılmaz bir şekilde aynı model gerçek zamanlı olarak dinleyen herkesin aklında yaratılıyor. | TED | ويعاد نسخ هذا الترابط مباشرة بطريقة مذهلة في أدمغة جميع المستمعين والحاضرين. |
ve tüm bunlar beni heyecanlandırıyor. Çünkü bu engelli bireylerin adaptasyonunda harcanan enerjinin geliştirilebileceği, şekillendirilebileceği, yaratıcılık ve yenilik adına bir güç olarak kullanılabileceği anlamına geliyor. | TED | وهذا يجعلني متحمسة، لأن هذا يعني أن الجهد الذي نبذله لاستيعاب شخص ما ممن لديهم إعاقة يمكن أن يتشغل ويعاد تشكيله وكيفيته لتصبح طاقة للإبداع والابتكار. |
Sürekli değişiyor. Sürekli yeniden şekilleniyor. | TED | انها تتغير باستمرار. ويعاد تشكيلها باستمرار. |
Yaptığım her şey X-ray cihazlarıyla röntgen cihazlarıyla, mikroskoplarla, gölge ölçerlerle ve her türlü kimyasalla tekrar tekrak incelenecek. | Open Subtitles | كل شىء صنعتة سيفحص ويعاد فحصة بأشعة أكس مجاهر , عدسات رسوم ظل بيانية .. المواد الكيمياوية الكريهة الرائحة وكل أنواع |
D.N.A benim sağlık dosyalarımdan alınır, ...ve silah her doldurulduğunda otomatikman silaha yüklenir. | Open Subtitles | لا البصمة الوراثية مكتسبة من ملفاتى الطبية ويعاد ذلك آليآ فى كل مرة يعاد تحميل السلاح |
Şov 10'da başlıyor ve saat başı tekrar ediliyor. | Open Subtitles | الأستعراض الضوئى يعرض فى العاشرة ويعاد مرة اخرى |
Aztek altınının dağılan tüm parçaları yerine koymalı ve kan akıtılmalı. | Open Subtitles | هي إعادة كل ذهب الأزتك للصندوق ويعاد الدم |
Bütün sistemin kaydedilmesini, temizlenmesini ve yeniden yapılandırılmasını istiyorum. | Open Subtitles | اريد كل النظام أن يسجل وينقى ويعاد تشكيله |
Tüm galaksi kümeleri devamlı olarak çarpışıyor ve yeniden şekilleniyorlar. | Open Subtitles | تجمعات بأكملها من المجرات تتصادم باستمرار ويعاد تشكيلها |
Işınlanırken atomlarına ayrılıyorsun, yüksek hızda seyahat ediyorsun ve yeniden birleştiriliyorsun. | Open Subtitles | عندما تنتقل فورياً، تتفكك ذراتك ويعاد تجميعها |
Kamyonlar limandan hareket etmeden hemen önce kokain çıkartılıyor ve yerine parasetamol koyuluyor. | Open Subtitles | حالما تبعد الشحنات من من حوض السفينة، ويُأخذ الكوكاين ويعاد الباراسيتامول. |
Yakında uyanacaksın ve tekrar birleşeceğiz! | Open Subtitles | قريباً سوف تستيقظ ويعاد شملنا مرة أخري. |
Uzay mekiği tekrar kullanılabilir roketler konusunda bir denemeydi, uzay mekiğinin ana yakıt tankı bile her seferinde atılıyordu ve tekrar kullanılabilir parçaların uçuş için yenilenmesi 10000 kişilik bir ekibin 9 ayını alıyordu. | TED | كانت صواريخ الفضاء محاولة لبناء صاروخ يمكن إعادة استخدامه، إلا أنَّ خزان الوقود الرئيسي في صاروخ الفضاء لا زال يرمى ويعاد بناؤه مجدداً في كل مرة، وحتى الأجزاء التي يمكن إعادة استخدامها من الصاروخ تحتاج عمل مجموعةٍ من 10,000 إنسان على مدى تسعة شهورٍ قبل أن يعاد استخدامها، |
Güvenlik ve yeniden inşaa alanımız. | Open Subtitles | منطقتنا آمنه ويعاد بنائها |
Emekli ve sağlıklıyım. | Open Subtitles | تقاعدت ويعاد تأهيلي |