ويكيبيديا

    "ويعانون" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ve
        
    • acı
        
    İnsanlar aç ve az beslenmiş olduklarında selle birlikte yer değiştirmeye devam ederlerse bu, bazı hastalıklar için mükemmel bir ortam oluşturur. Open Subtitles عندما يجوع الناس ويعانون من سوء التغذية من جرّاء الفيضانات فإنه ما من شك أن هذا بمثابة بيئة مناسبة لبعض الأمراض المعدية
    O, hastalıklara ırksal yaklaşımı açıkladı ve farklı ırkların farklı hastalıklara sahip olduğunu, yaygın hastalıkları farklı şekilde deneyimlediğini açıkladı. TED وعزز المفهوم العرقي للمرض، بأن الأشخاص من أعراق مختلفة يعانون من أمراض مختلفة ويعانون من الأمراض الشائعة بشكل مختلف.
    Enfekte olan ve çok ciddi hastalıkları olan bazı insanlar var; bunların arasında sağlık çalışanları var. TED هناك بعض الأشخاص الذين أصيبوا به، ويعانون من أمراض خطيرة للغاية، من بينهم العاملين في مجال الصحة.
    Bakın, velilerin çoğu çocuklarını beslemek ve kiralarını ödeyebilmek için çok çalışıyorlar. Open Subtitles سيدة ديمتراس ان اولياء امور طلابنا مكافحون ويعانون ليطعمو أولادهم , ليدفعو الإيجار
    Senin gibi zayıf, kandırılmış, karanlıkta bırakılmış korkak, yalnız, acı çeken insanları. Open Subtitles الأشخـــاص أمثالك هم الضعفاء والمخدوعين، يبقون الناس في الظـــلام، وجلين ووحيدين ويعانون.
    Hem de, "Tüm Güneylilerin dişleri ayrık ve diş etleri iltihaplı" dedikten sonra. Open Subtitles بالرغم من أني قلت بأن أسنان جميع الجنوبيين سيئة ويعانون من مرض اللثة المعروف بإسم : إلتهاب اللثة
    Donuyor ve açlıktan ölüyorlardı ve cephaneleri bitiyordu ama orayı tutmaları gerektiğini biliyorlardı. Open Subtitles يتجمدون بردا ويعانون من الجوع , ونفاذ الذخيرة . ولكنهم ادركوا بوجوب الاحتفاظ بهذه الارض
    İnsanlara her gün işkence edildi, dövüldü ve kötü davranıldı. Open Subtitles كان الناس يُعذَّبون ويعانون من سوء المعاملة كل يوم
    ve onlar, kanunlarımız ile yargılanıp, idama mahkum olacaklar. Open Subtitles وعندها ، بموجب القانون سيحاكمون ويعانون بعقوبة الاعدام
    Kimsede yoktu. Herkes çaresizdi ve yargılamalarla uğraşıyordu. Open Subtitles لم يكن لدى أحد شيء, كان الجميع يائسون ويعانون من الهفوات
    Ya da hiçbir şey yapmaz ve sevdiklerinin Kızıl Orman tarafından yok edilip sonsuza kadar acı çekmelerini izlersin. Open Subtitles أو لا تفعل شيئاً وشاهدمنتحبهم.. تلتهمهم الغابة الحمراء ويعانون للأبد.
    ...ve yeni bir koç bulmakta zorlanıyorlar. Open Subtitles ويعانون مشاكل في ايجاد مدرب جديد
    yaşıyorlar ve dua ediyorlar ve aynı bizim gibi zorluklar yaşıyorlar sen şans eseri tanrılarını resmettikleri anı gördün peki bu atı katleden canavarlar? Open Subtitles معظم الوثنين مثلنا يا (ماري)، أنهم يعيشون ويصلون ويعانون مثلما نعاني نحن
    Bu tür araştırmalara öncülük edip bu bağlantıları ispat eden Harvard Profesör'ü Dr. David William'a göre toplumumuzda marjinalleşen gruplar daha fazla ayrımcılıkla karşılaşıyor ve bu durum sağlık durumlarını olumsuz etkiliyor. TED دكتور (ديفيد ويليام) الأستاذ فى جامعة هارفارد هو الشخص الذى ابتكر الأدوات التى أثبتت هذه الروابط، يقول أن المجموعات الأكثر عرضة للتهميش فى مجتمعنا يعانون أكثر من التفرقة ويعانون من تأثيرات كثيرة على صحتهم.
    Son derece acı çekiyor aynı zamanda. Open Subtitles ويعانون كثيراً

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد