Hapisten yeni çıkmış, temizleme işinde çalışan biri için güzel bir ev. | Open Subtitles | ثقوب جيدة بالنسبة لرجل خرج مؤخراً من السجن ويعمل في واجب داخلي |
Adı Derek Poole, ASA için yarım gün çalışan biri. | Open Subtitles | اسمه ديريك بوول ويعمل بدوام جزئي في اي اس اي |
Nerde yaşar, nerde çalışır, ve en önemlisi, şu anda nerede olduğu. | Open Subtitles | أين يقطن ويعمل والأهم من كل ذلك أين يمكن أن يكون الآن |
Belki CNP projesinin son sonuçlarına göre Filonun her yerinde 95% civarında bir verimlilikle çalıştığını bilmek ilgini çeker. | Open Subtitles | قد الفائدة لك أن تعرف أن النتائج النهائية للمشروع CNP ويعمل قرابة 95 ? الكفاءة في جميع أنحاء الاسطول. |
Biri Boca'da, biri Nice'de. Haftada 75 saate yakın çalışıyormuş, | Open Subtitles | واحده في بوكا, واحده في نيس ويعمل 75 ساعه بالاسبوع |
Bu çocuk hiçbir şey bilmiyor, emirlerin hiçbirine uymuyor tatil günü çalışıp yemekte domuz yiyor. | Open Subtitles | هذا الفتى لا يعرف شيئًا، ولا يحفظ شيئًا من تعاليم التوراة ويعمل يوم السبت ويتناول لحم الخنزير |
Bir dönem orada yaşayıp çalışmış, yani "Bahar mevsimi" anlamında değil. | Open Subtitles | التي كان يعيش ويعمل فيها وليس المقصود هو فصل الربيع |
Hollanda'dan Henri, Flemenkçe soyadını telaffuz etmeyi denemeyeceğim, yaban öküzleri üzerine çalışıyor. | TED | هنري من هولاندا، باسمه العائلي الهولاندي الذيسأتفادى النطق به، ويعمل على الأُرْخُص. |
çalışır, çalışır, çalışırdı köleler gibi çalışırdı. | Open Subtitles | يعمل ويعمل ويعمل كأنه حصان عجوز يملكه أحدهم |
Hammond, eski bir deniz ticaret, Kiralama otobüs firması için çalışmaktadır. | Open Subtitles | "هاموند) عامل سابق في البحريّة التجاريّة)، ويعمل حاليًا بشركة تأجير حافلات" |
Antibalistik füze programında çalışan bir Hava Kuvvetleri İstihbaratı albayı. | Open Subtitles | عقيد، في مخابرات الدفاع الجوي ويعمل على برنامج الصواريخ الدفاعية |
Antibalistik füze programında çalışan bir Hava Kuvvetleri İstihbaratı albayı. | Open Subtitles | عقيد، في مخابرات الدفاع الجوية ويعمل على برنامج الصواريخ الدفاعية |
Bunun yerine, onlar kişiliksiz sistem ve bağımsız olarak sistemde çalışan bürokrat fikrine güvendiler. | TED | ولكن عوضا عن ذلك، وثقوا بفكرة النظام غير الشخصي والبيروقراطي الذي من شأنه أن يكون معزولا ويعمل في هذا النظام. |
Her sabah kalkıp hayatını yaşanabilir kılmak için çok fazla çalışan birinin hikayesini dinlemeyi hayal edin. | TED | تصور انه يمكنك الاستماع لقصة لا تتوقعها عن شخص يستيقظ كل يوم ويعمل بكل كد وتعب .. لكي يحسن من وضعه المعيشي |
Çay servisi yapar, çok çalışır ve parasını hakkıyla kazanır. | Open Subtitles | ويعمل الشاي، يعمل بجد وبصدق ويكسب المال. |
Bana emekli olduğunu ve özel anlaşmayla çalıştığını söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني بأنه متقاعد ويعمل الآن في عقود خاصة |
B planı üzerinde kimin çalıştığını söylesene. | Open Subtitles | واخبريني من في الخارج طليق ويعمل على الخطة البديلة ب. |
Herifin dolabını karıştırdım. Her şey düzgün. Pistte çalışıyormuş. | Open Subtitles | فحصت خزانة الرجل يبدو جيدا ويعمل هنا في الحلبة |
Birkaç ay öncesine kadar Moskova'da oturuyor ve üniversitede çalışıyormuş. | Open Subtitles | حتى عدة شهور ماضية, كان يعيش في موسكو ويعمل في الجامعة |
İnsan tutkuyla bağlandığı bir şey yapmış oluyor, elleriyle çalışıp makarnaya kalbini ve ruhunu katıyor. | Open Subtitles | يقوم المرء بعمل شيء يشعر بالشغف حياله، ويعمل بيديه وينكب بكل روحه على صنع الباستا. |
Çeşitli finans şirketlerinde serbest olarak çalışmış. | Open Subtitles | ويعمل بشكل مستقل مع مجموعة من الشركات المالية |
Tamam... 30 yaşında, gözünün üstünde yara var şehirde çalışıyor. Tamamdır. | Open Subtitles | حسنٌ، يناهز الثلاثين ولديه ندبة فوق عينه ويعمل في المدينة، عُلم. |
İyi çocuktu, erken gelir, sıkı çalışırdı. | Open Subtitles | فتى صالح، يأتي في وقتٍ مُبكّر، ويعمل بجدٍّ. |
Hammond, eski bir deniz ticaret, Kiralama otobüs firması için çalışmaktadır. | Open Subtitles | "هاموند) عامل سابق في البحريّة التجاريّة)، ويعمل حاليًا بشركة تأجير حافلات" |