ve bana dedi ki, Sağ olun memur bey, çok yardımcı oldunuz teşekkür ediyorum. | Open Subtitles | ويقول لي شكرا أيها الشرطي على مساعدتك شكرا جزيلا |
Bir direktör içeri girecek ve bana Billy Bob koymak istediğini söyleyecek souped-up, Hemi cam-altı Bob Riggle stok araba yarışlarında Jerseyde sürdü... | Open Subtitles | المخرج يأتي إلى هنا ويقول لي بانه يريد أن يضع بطل الفيلم في نفس السيارة الرياضية التي كان يقودها بطل التحديات |
Niye kimse elini uzatıp, gerçeği söküp çıkarmıyor ve bana orospunun teki olduğumu ailemin ölmemi istediğini söylemiyor? | Open Subtitles | ..لِمَ لا يوجد شخصُ ..يصل لهنا ويقول لي الحقيقة باني سافلة حقيرة وانا والداي يرجوان بأن اكون مية؟ |
- Birisinin bana gelip "Teşekkürler Lucius beni iyileştirdin" demesinden daha fazla beni memnun eden bir şey yok. | Open Subtitles | من أن يأتيني شخص ما ويقول لي شكرا لك, لوشيوس |
İnsanlar bana gelip, "Aramızda kalsın ama Ring Dings ve Pepsi için çok heyecanlıyım." dedi. | Open Subtitles | ويقول لي الناس "بيني وبينك، أتحمّس للغاية تجاه البسكويت والـ(بيبسي)" |
Elbette okudum ve içimden bir ses burada bir fark yaratmak istediğini söylüyor. | Open Subtitles | ويقول لي أنه في أعماقك أنت تريد أن تحدث فارقًا هنا |
Evet, ve içimden bir ses oy kullanmadığını ve tabii ki vergi vermediğini söylüyor. | Open Subtitles | نعم، ويقول لي شيئا التي لم تصوت... وأنت متأكد من الجحيم لا يدفعون الضرائب. |
Bir direktör içeri girecek ve bana Billy Bob koymak istediğini söyleyecek souped-up, Hemi cam-altı Bob Riggle stok araba yarışlarında Jerseyde sürdü... | Open Subtitles | المخرج يأتي إلى هنا ويقول لي بانه يريد أن يضع بطل الفيلم في نفس السيارة الرياضية التي كان يقودها بطل التحديات |
Ben çocukken babam beni dizlerine oturtur ve bana hikâyeler anlatırdı. | Open Subtitles | عندما كنت فتى والد والدي كان يجلسني على ركبته ويقول لي القصص |
Sakinleş ve bana en son hatırladığın şeyi söyle. | Open Subtitles | تهدئة ويقول لي آخر شيء كنت تذكر. |
Sonunda bütün numarayı çevirdim ve telefondan gelen sesi dinlemeye başladım; iş arkadaşım telefonu açtı ve bana şöyle dedi: "Voo voo voo voo" (Kahkahalar) Şöyle düşündüm kendi kendime: "Allah Allah, aynen bir Golden Retriever köpek gibi çıkıyor sesi!" | TED | وفي النهاية، تم الاتصال بالرقم كله وأنا أستمع إلى الهاتف وزميلي يرد على الهاتف ويقول لي "ووه ووه ووه ووه." وأنا أفكر وأقول لنفسي "ياإلهي، صوته يشبه كلب الجولدن ريتريفر!" |
Ne olduğunu idrak etmeme fırsat kalmadan, bir el, nefes alamayayım diye ağzımı sıkıca sarmıştı ve arkamdaki genç adam beni yere sürükledi, yüzüm kanayana kadar başımı tekrar tekrar kaldırıma çarptı, sırtımı ve boynumu tekmeledi ve bana saldırmaya başladı; giysilerimi parçalıyor, ben yardım istemek için kıvranırken, sesini kes diyordu. | TED | وقبل أن أملك الوقت لتحليل ما يحصل، أطبقت يد على فمي فلم أستطع التنفس، وسحبني ذلك الشاب من خلفي إلى الأرض، وضرب رأسي عدة مرات على الرصيف حتى بدأ وجهي بالنزيف، كان يركلني على ظهري ورقبتي عندما بدأ بالاعتداء علي، يجردني من ملابسي ويقول لي "اخرسي"، حيث كنت أصارع لطلب النجدة. |
Sonra birden Helen'in kanser olduğunu ve bana para vereceğini söyledi! | Open Subtitles | ثم يلتف ويقول لي أن هيلين لديها سرطان وقد عرض علي المزيد من المال ! |
...oğlum bana gelip.. | Open Subtitles | ...عندما ياتي ويقول لي |