ve herkes yaşlı adam başındaki örtüyü çıkardığında ve kendisini gösterdiğinde şok olur. | TED | ويصدم الجميع عندما يرفع الرجل المسن غطاء رأسه ويكشف عن نفسه. |
ve bilirsiniz başı bu şekilde kapatmak son derece cazibelidir güneş gözlükleri gibi, gizleme ve ortaya çıkarma işini aynı anda yapıyor. | TED | و،تعلمون هذا النوع من أغطية الرأس هو شديد الروعة لأنه، كما النظارات الشمسية، يحجب ويكشف في نفس الوقت |
Daha sonra, küçük ve güvenli bir kafenin sessizliğinde alaycı birkaç espri yazıp zayıflıklarını ortaya çıkarabilirdik. | Open Subtitles | لاحقا، في الهدوء والسلامة بعض الأطعمة المستحضرة، نحن نستطيع كتابة هجاء لاسع ويكشف كلّ نواقصهم |
Ta ki biri senin hakkında bir şey yumurtlayana dek sen ve seninle ilişkili herkes hakkında burada bulunanlar da dahil. | Open Subtitles | حتّى يأتي شخص ما ..ويكشف سرّك ،وكل من ارتبط معك وهذا يتضمن شراكتك الحالية |
Benimle takılırsan birisi fotoğrafını çeker ve gizli kimliğin ifşa olur. | Open Subtitles | إذا تسكعت حولي، أضمنُ لكَ أن أحدً سوف يأخذ صورتك ويكشف هويتكَ |
Yani, o gerçek isimler kullanıyor ve gerçeği çarpıtıyor. | Open Subtitles | أنه يستخدم الأسماء الحقيقة، ويكشف الحقيقة. |
Duygu ve düşüncelerini açığa vuruyor ama kızı uyuz ediyor. | Open Subtitles | الكاتب يستكشف المشاعر ويكشف لك عن دواخلها |
Yapacağınız her görüşme kimliğinizi ve operasyonunuzu mahvedebileceği için üstünüzle bile aranızda mesafe olmak zorundadır. | Open Subtitles | حيث أن كل اجتماع تقوم به قد يفضح العملية ويكشف غطاءك حتى عميل قضيتك عليه أن يبقى بعيدا |
Ayrıca mali istikrarsızlığa yol açabilir ve açık eko... | Open Subtitles | كما يمكن ان يقود الى عدم الاسقرار المالى ويكشف الاقتصاد |
ABD hükümetinin geniş çaplı ve gizli bir gözetleme programını daha daha ortaya çıkaran bir son dakika haberi. | Open Subtitles | ويكشف بعد، برنامج المراقبة السرية واسعة أخرى. |
"Sonra kol yenini sıyıracak ve yaralarını gösterecekler. "ve diyecekler ki... | Open Subtitles | ثم يعري اكمامه ويكشف عن الندوب التي عنده .... |
Kobra'nın yükselme ve kendini gösterme zamanı geldi. | Open Subtitles | حان الوقت ليظهر الكوبرا ويكشف عن نفسه |
Duvardaki kaşığı sola ittirince buzdolabı kendi etrafında dönüyor ve paraları sakladığım mahzene inen gizli merdiven ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | تحرك اليسار في ملعقة عملاقة... الثلاجة يعمل على نفسها ويكشف عن الدرج السري الذي يؤدي إلى مخبأ. |
Bu çılgın gelişme, bugün vali tarafından söylenen her şeyi sorgulatan nitelikte ve daha büyük bir skandalı ortaya koyuyor. | Open Subtitles | - هذا التطور الفادح يدعو للشك بكل ما قاله الحاكم ويكشف عن فضيحة كبيرة. |
Voyager, Güneş Sistemi'nin çok uzaklarına sağ salim ulaşmış ve sadece dev gezegenlerle ilgili değil; düşünülenin aksine tüm halka ve uydu sistemleriyle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmıştı. | Open Subtitles | نجىَ "الرحّالة" للوصول لنهايات النظــام الشمسي ويكشف ليس فقط العمالقة أنفسهم لكن كلّ أنظمة حلقات وأقمار عـلى خــــلاف أيّ شئ تُخيـِل |
ve tam olarak nerede olduğunu açığa çıkarabilir. | Open Subtitles | ويكشف مكانه بدقة |
- Bu mektubu Dr. Fuller yollamış ona, makalesini yayınlamakla ve klonları ifşa etmekle tehdit etmiş. Demek Avery onu bu yüzden öldürdü. | Open Subtitles | هذا خطاب، الطبيب (فولر) أرسله له يهدده بنشر أبحاثه ويكشف عن المستنسخين، لهذا قتله (إيفري). |