Global Fon, annelerin çocuklarına HIV bulaştırmasını engellemek için virüse karşı ilaç sağlıyor. | TED | ويوفر الصندوق العالمي مضادات الفيروسات القهقرية التي تمنع الأمهات من نقل الفيروس إلى أطفالهم. |
Bu web sitesi önemli bir platform sağlıyor çünkü bu sorunu çözmemize yardım edecek, küresel yasa gibi şeyler yok. | TED | ويوفر هذا الموقع منبرًا هامًا، لأنه لا يوجد شيء في العالم، القانوني لمساعدتنا على هذا الصعيد. |
Bu, mini-buzulun yavaşça erimesini ve çiftçilerin ürünlerini sulaması için güvenilir bir su kaynağı sağlıyor. | TED | هذا يضمن أن ذوبان الجليدة الثلجية يحصل ببطء ويوفر مصدرًا مضمونًا للمياه لسقي محاصيل المزارعين. |
Ve Zipcar çok iyi ve tutarlı bir servis sağlıyor ve çok güzel işliyor. | TED | ويوفر "زيبكار" خدمة جيدة جداً, مستمرة التي تعمل بصورة مذهلة. |
Ve şunu söyleyerek bitirdik: Uykunun nörobilimini anlamak zihinsel hastalıkların nedenlerinden bazıları hakkında nasıl düşündüğümüzü gösteriyor ve bizi inanılmaz derecede zayıflatan bu koşulları tedavi etmek için bize yeni yollar sağlıyor. | TED | وأختم بالقول بأن فهم علم أعصاب النوم يقوم بإعلام الطريقة التي نفكر بها في بعض أسباب الأمراض العقلية، ويوفر في الواقع طرقا جديدة لنا لعلاج هذه الظروف المنهكة للغاية. |
Peki, dediğim gibi, Tenant GBR için çalışıyor, ve GBR ordu için altyapı sağlıyor. | Open Subtitles | حسنا، كما قلت، المستأجر يعمل لGBR، ويوفر GBR البنية التحتية للجيش. |
Benzinden tasarruf etmemi sağlıyor. | Open Subtitles | ويوفر الوقود |