Konu Binbaşı ile ilgili ve bir ölüm kalım meselesi. | Open Subtitles | إنه شئ خاص بصديقك الميجور و إنه شئ مشين تماماً |
Evet. Gece boyunca yeniden yazdın ve bu daha ilk gün. | Open Subtitles | لقد كنت تعيد الكتابة طوال الليل و إنه فقط اليوم الأول |
ve bizim işimiz... hayır, görevimiz hayatın her alanında yalanları açığa çıkarmaktır. | Open Subtitles | و إنه عملنا , لا , واجبنا فضحهم فى كل مناحي الحياة |
Çünkü David'i tanıyorum ve onu öğle yemeği niyetine yer. | Open Subtitles | لأنني أعرف ديفيد ، و إنه سيود تناولها على الغداء |
Yedi yaşında bir oğlum var ve benim harika biri olduğumu düşünüyor. | Open Subtitles | لدي طفل إنه في 7 من العمر و إنه يعتقد بأنني عملاق |
Ben sadece daha iyi olacağını söylemeliydim ve sonra hepsi bu... | Open Subtitles | كان عليُ أن أقول بأنَك ستكونين بخير و إنه سينتهي كذلَك |
Bu çok içten bir özür, ve onlar da bunu ciddiye alıyorlar. | TED | و إنه لإعتذار صريح، و هم يأخذونه بجدية كبيرة. |
Güvenlik iki farklı şeydir: hem histir hem de gerçeklik. ve bunlar birbirinden farklıdır. | TED | إذن الأمن هو شيئان مختلفان: إنه إحساس، و إنه حقيقة. و هما مختلفان. |
Ayrıca entelektüel olarak teşvik edici bir yer ki, aklımı karmaşık problemlerle meşgul etmek her zaman hastalığıma karşı kullandığım en güçlü ve en güvenilir savunma oldu. | TED | و إنه مكان مثير فكرياً و يشغل ذهني بقضايا معقدة و هذا الشيء الاكثر فعالية و تأثير للتصدي ضد مرضي النفسي. |
Google'ın, Google olma nedeni bu ve beyzbol takımları bu nedenle maç kazanmak için kazanma sanatı kullanıyorlar. | TED | إنه السبب في أن جوجل هو جوجل، و إنه السبب في أن كل فرق كرة القاعدة هذه تستخدم التخطيط للفوز بالمباريات. |
Çünkü er ya da geç bununla ilgili kararlar karşımıza çıkacak... ...ve bunun hakkında düşünmek, bunu neden asla... ...yapmamamız gerektiği gibi düşünceleri içerecek de olsa daha iyi olacaktır. | TED | لأن عاجلا أو آجلا سنواجه قرارات بخصوص هذا, و إنه من الأفضل أن نفكر فيه بإمعان, حتى إذا أردنا أن نفكر بإمعان في أسباب تجعلنا لا يجب علينا فعل هذا. |
ve diğer insanlara iyi davranmanın iyi bir şey olduğunu. | TED | و إنه لمن الجيد معاملة الناس معاملة حسنة |
ve hapsedilme ve para cezası ile karşı karşıya çünkü o düşündüklerini söylemeyi tercih etti. | Open Subtitles | و إنه يواجه الغرامة و السجن لأنه قد اختار أن يتحدث بالشئ الذى يفكر فيه |
Böyle biri için, hakikat kusursuz bir birliktir, ve bir yaz mevsiminde gökyüzünde beliren manzaranın... onda yarattığı çoşku, örneğin, | Open Subtitles | تعتبر له حقيقية تماما و مثالية جدا و إنه ليشعر بعاطفة في رؤية السماء الصيفية .. على سبيل المثال |
İki yıldır hasta olduğunu ve hiçbir umudunun kalmadığını biliyordu. | Open Subtitles | من سنتان عرف بأنه مريض و إنه لم يكن هناك أمل |
Doktoru gece yarısı çağırırlar... ve karısı onun gittiği gerçeğiyle başa çıkmak zorundadır. | Open Subtitles | و على الزوجة أن تتغلب على الحقيقة و إنه قد ذهب |
Eğer bir sanatçı olarak izin verebilseydi, hepimize çok iyi bir şans vermiş olurdu ve o da bir sanatçı. | Open Subtitles | إذا تمكن الفنان ، فذلك سيمنحنا جميعاً الفرصة ، و إنه فنان |
Fakat önemli bir şey için bana ihtiyaç olduğu söylendi ve geldim. | Open Subtitles | لكنهم قالوا بأنهم فى حاجة لمساعدتى و إنه أمر مهم جدا |
Geçen sene beraber kalmıştık ve devamlı tartışmıştık. | Open Subtitles | لقد عشنا معاً السنة الماضية, و إنه تعقيد حقيقي, |
Çok ciddileştiğimizi düşündüğünü ve benden ayrı kalmak istediğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه يظن أننا أصبحنا جدّييْن جداً. و إنه يريد أخذ فترة إستراحة منّي. |