Ama daha da kötüsü, ortak cehaletimizin esareti altındaydık. | TED | و الأسوء من ذلك كنا محبوسين داخل جهلنا الجماعي |
Daha da kötüsü, karım içmemi yasaklıyor. | Open Subtitles | و الأسوء من هذا انى أملك زوجة تدفعنى للشرب |
Daha da kötüsü, kız 5 yaşına geldiğinde babası öldü. | Open Subtitles | و الأسوء في الأمر، أن والدها قد مات و هي في سنّ الخامسة. |
Onu kurtarmaya çalıştım, Daha da kötüsü, beni tasarruf yara. | Open Subtitles | و الأسوء ، عندما حاولت أن أساعده انتهى بي الأمر أنه هو من ساعدني |
Daha da kötüsü Federal İstila Bürosu seni erişilmesi imkansız bir köpek barınağına hapsetti. | Open Subtitles | و الأسوء من هذا أن المكتب الفدرالي يحبسك في صندوق الجنية هذا الذي لا يمكن الخروج منه |
Gayri-insani. Daha da kötüsü. | Open Subtitles | عديم الأنسانية و الأسوء من ذلك |
Daha da kötüsü ne zaman ulaştıklarını da bilmiyoruz ve şu ana kadar ona mesaj yollamak bizim için mümkün olmadı. | Open Subtitles | و الأسوء من ذلك نحنلانعلممتى ستصل... و ليس لدينا طريقة لنُرسلَ لها |
Emir'in babasını ihbar ettiği, hatta daha da kötüsü... ..Güvenlik Birimleri'ne çok önemli bilgiler verebilecek durumda olduğu açık oturumda dile getirilirse hayati bir tehlikeyle karşı karşıya kalması kuvvetle muhtemel, öyle mi? | Open Subtitles | و بعد إعتراف (أمير) على والده، و الأسوء من ذلك، إنه في وضع يسمح له توفير خدمة للأمن القومي من خلال الأفشاء بمعلومات قيمة، هل هُناك أحتمال كبير أن تتعرض حياته إلى الخطر؟ |
Daha da kötüsü, kadını köprünün diğer tarafına kadar kovaladı. | Open Subtitles | و الأسوء في الأمر{\pos(192,240)} طاردها مِن وراء الجِسر |
Daha da kötüsü koca bir haftayı yağlı Ruslar ve baş düşmanı Patrice'le geçirecekti. | Open Subtitles | ... و الأسوء من ذالك انها ستقضي إسبوع كامل , مع ذالك الزُبد الروسي . (و العدو اللدود لها (باتريس |