İzin alabiliriz, ama bu zaman kaybettirir ve zaman da kritik öneme sahip. | Open Subtitles | بوسعنا الحصول على المذكرة , لكنّ هذا سيستغرق وقتاً و الوقت مهم للغاية |
Ama madem artık buradayım, asıl çalışma başlayacak ve zaman çok önemli. | Open Subtitles | ولكن الآن انا هنا سيبدأ العمل الجيد و الوقت هو جوهر المسألة |
17. yüzyılda Newton, uzay ve zaman ve hareket vesaire ile ilgili düşünme biçiminde devrim yaptı. | TED | الآن، في القرن السابع عشر، ، كانت هناك ثورة في تفكير نيوتن عن الفضاء و الوقت و الحركة و هلّم جراً .. |
zaman ve para konusunda cömert değil. Sanırım pasif-agresif. Denetim manyağı. | Open Subtitles | انه بخيل بالمال و الوقت ، اعتقد انه سلبى و عدوانى و لديه نزوه السيطره |
Neden gündüz gündüzdür, nedenden gecedir gece ve zaman zamandır... gibi şeyleri konuşmak geceyi,gündüz ve zamanı boşa harcamak olur . | Open Subtitles | ان النهار نهار و الليل ليل و الوقت وقت لا شيء سوىمضيعة للوقت حتى الوفاة |
Şimdi bize onu durdurmamız için meydan okuyor ve zamanımız azalıyor. | Open Subtitles | الان هو يتحدانا لنوقفه و الوقت ما زال يمضي |
Güzel. Çünkü, adamın telefonundaki gün ve saati gördüm. | Open Subtitles | جيد، لأنني رأيت التاريخ و الوقت في هاتف هذا الرجل |
hayat ve zamanın büyük kumulların çok doğal bir parçasıdır can almak. | Open Subtitles | . القتل , هو جزء طبيعي من الرمال الكبيرة . على الحياة و الوقت |
Peşinden gidip onu bulup küfretmek istiyorum ama onu Tayland'a götürmek için kendime güvenim ve zamanım yok. | Open Subtitles | و أشتمه لكن ليست لدي الشجاعه لأسمح له بالتحكم بخطة من أجل تايلاند و الوقت الكافي |
Biriyle ilk çıkmaya başladığın zaman her şey daha lezzetlidir, daha güzel görünür ve zaman uçup gider. | Open Subtitles | عندما تبدأين بمواعدة احدٍ ما, و كل شيء يبدو طعمه افضل, و كل شيء يبدو افضل, و الوقت يمر بسرعة فقط. |
ve zaman geçtikçe, bizim kararsız olmadığımıza, ama bir problemimiz olduğuna bizi ikna etmeye çalışıyorsun. | Open Subtitles | و الوقت يمر و أنت لا تحاول إقناعنا بأننا غير حاسمين في وضعنا, لكن بأنه توجد لدينا مشاكل |
Dokuz yaşında bir kız çocuğu kayıp ve zaman ilerliyor. | Open Subtitles | فتاة في التاسعة من عمرها مفقودة و الوقت يداهمنا |
O kadar hızlı hareket edeceğim ki dünyanın yörüngesi değişecek ve zaman geri akacak. | Open Subtitles | سأتحرك بمنتهى السرعة, فالارض ستتحرك عكس عقارب الساعة و الوقت سيعود للخلف |
Ama bu çok büyük para ve zaman kaybı. Bu konu hakkında tartışamazsın. | Open Subtitles | و لكن مرة آخري ، أنها مضيعة كبيرة للمال و الوقت لا يمكنك المجادلة في هذا الامر |
Sana bunca zaman ve parayı her şey mahvolsun diye ayırmadılar. | Open Subtitles | انهم لم يضيعوا كل هذا المال و الوقت ليروا الامور تتفكك هكذا |
zaman ve para konusunda cömert değil. Sanırım pasif-agresif. Denetim manyağı. | Open Subtitles | انه بخيل بالمال و الوقت ، اعتقد انه سلبى و عدوانى و لديه نزوه السيطره |
Sana bunca zaman ve parayı her şey mahvolsun diye ayırmadılar. | Open Subtitles | انهم لم يضيعوا كل هذا المال و الوقت ليروا الامور تتفكك هكذا |
Bak, Dünyada senin gibi parası ve zamanı olan bir adam ... herşeyi değiştirebilir, bilirsin? | Open Subtitles | اسمع إن رجلاً مثلك لديه كل الأموال و الوقت في العالم لكي يقوم بإعادة تقييم نفسه |
Bir sürü insan gücüne ve hazırlığa mal olacak ve zamanımız daralıyor. | Open Subtitles | هذه المهمة تحتاج الى رجال كثر و الكثير من الإعداد و الوقت ينفذ منا |
Kardeşin yürüyen bir bomba ve saati dönmeye devam ediyor. | Open Subtitles | إن أخاك يسير كالقنبلة الموقوتة و الوقت بدأ ينفذ |
Paran ve zamanın var, ve kendi başına yaşıyorsun. | Open Subtitles | لديك المال و الوقت و تعيشين لوحدك |
11:45 bu sabah ve zamanım geçti. | Open Subtitles | في الساعة 11.45 هذاالصباح و الوقت ينتهي |
Efendim, ben sadece işimi yapıyordum. Doğru zamanda doğru yerde. | Open Subtitles | يا سيدي لقد كنت أقوم بعملي فقط في المكان المناسب و الوقت المناسب |