Ama yine de bu, uzun ve mutlu bir evliliği gözden çıkarmaya değermi? | Open Subtitles | لكن هل هو حقاً يستحق رمي مدة طويلة و سعيدة من الزواج ؟ |
Ama şunu söyleyebilirim birileri tarafından yasaklanmış şeyleri yaparak haftada 40 saat çalışan mükemmel ve mutlu yaşayan insanlar var. | Open Subtitles | لكن ما استطيع فعله هو ان اخبرك انني ارى اشخاصاً يعملون أربعين ساعة في الأسبوع ولديهم حياة جيدة و سعيدة |
Bu evde yaşayan ve mutlu bir hayatı olan küçük bir kız vardı. | Open Subtitles | عرفتُ فتاة كانت تعيش هناك. حياتها كانت طيبة و سعيدة. |
Unutmayın, hamilelikteki en önemli şey anneyi huzurlu ve mutlu etmektir. | Open Subtitles | الآن تذكروا أهم شيء في الحمل عليكم ان تجعلوا المرأة الحامل هادئة و سعيدة طول الوقت |
Ve buraya geldiğimde göremediğim için mutlu ve gururluydum. | TED | و لقد وصلت إلى هنا و انا فخورة و سعيدة أني لا أرى. |
İyi olduğunu özgür ve mutlu olduğunu ve kimsenin onu tekrar yakalamasına izin vermeyeceğini bilmeni istemiş. | Open Subtitles | قالت أنها تريدك أن تعلم أنها بخير و أنها حرة و سعيدة و أنها لن تدع أحدا يمسك بها مرة أخرى |
- Güleç ve mutlu birisi gibi görünüyor. | Open Subtitles | و بهو فندق 5 نجوم حسناً, تبدو مبتسمةً و سعيدة |
- Güleç ve mutlu birisi gibi görünüyor. | Open Subtitles | و بهو فندق 5 نجوم حسناً, تبدو مبتسمةً و سعيدة |
Bu çocukları bu kurumların dışına çıkarıp, onları sevgileriyle sarıp sarmalayacak ailelerin yanına yerleştirebilirsek, gelişim bozukluklarını iyileştirebilir ve mutlu yaşamlarına erişmelerini sağlarız. | TED | لاحظنا أنه عندما نخرجهم مبكرًا من دور الايتام إلى عائلات محبة، يستردون هذا التأخير في النمو، و يعيشون حياة طبيعية، و سعيدة. |
- Güvende, huzurlu ve mutlu olman için. | Open Subtitles | لأنكِ يجب أن تكوني بخير ، بأمان و سعيدة |
İyi ve mutlu hissediyorum. | Open Subtitles | لا بأس أشعر أنني بحالة جيدة و سعيدة |
Bana kendi kızımı hatırlatıyorsun. Bu nedenle uzun ve mutlu bir hayatın olsun istiyorum. | Open Subtitles | لهذا اريدك ان تعيشي حياة طويلة و سعيدة |
İleride zengin ve mutlu olacak. | Open Subtitles | ستكون ثرية و سعيدة. |
İleride zengin ve mutlu olacak. | Open Subtitles | ستصبح غنية و سعيدة. |
- Bunu alın ve mutlu bir gün geçirin. - Bayan A, lütfen. | Open Subtitles | خذو اهذا و تمتعوا برحلة امنة لطيفة و سعيدة - ... مسز "اية" ارجوك - |
"Dylan ve Sarah'a. Beraber uzun ve mutlu bir hayat geçireceğinize eminim. Ölmedikçe." | Open Subtitles | إلى (ديلين) و (سارة), أنا واثق أنكم ستعيشون" "حياة طويلة و سعيدة معاً,و إلا ستموت |
Işıl ışıl ve mutlu. | Open Subtitles | كما تعلم متأنقة و سعيدة |
Ve anneni çok gururlandıracak ve mutlu edeceksin. | Open Subtitles | و ستجعل أمك فخورة و سعيدة |
Unutma gururlu, mutlu ve heyecanlısın. | Open Subtitles | تذكري انت فخورة و سعيدة و تشعرين بالإثارة السيدة لوفيل |
Ama eğer bu evlilik mutlu ve uzun bir evlilik olacaksa baskın bir adamın bunu elinden almasına izin vermen doğru mu? | Open Subtitles | لكن إذا كان هذا الزواج يحمل مستقبلا ممكنا لحياة طويلة و سعيدة لكما معا هل من الصائب أن تتركي هذا رجلا مستبدّا أن يأخذ هذا منك؟ |
Perdeler son kez kapanmadan önce Ethan Mascarenhas sözlerine son verip mutlu ve güvenli bir yolculuğa doğru yol alıyor. | Open Subtitles | و الآن و قبل إسدال الستار (كان معكم (إيثان ماسكريناس و منطلق في رحلة آمنة و سعيدة |