Çok çalışmak ve asla, asla vazgeçmemek bu oyunun sırrı. | Open Subtitles | إنها حول بذل الجهد و عدم الإستسلام أبدا، أبدا، أبدا |
Şu andaki iş göremezliği ve ofisteki görevlerini yerine getiremediğinden dolayı sürece başlamalıyız. | Open Subtitles | و نظراً لعجزه و عدم تمكّنه من تنفيذ مهام المكتب، يجب أن نتابع |
Splenda çekerek ve dersleri asarak geçen uzun bir günden sonra, bildiği tek yolla acısını dindiriyor mısır nişastası tüttürerek. | Open Subtitles | وبعد يوم طويل من شخير سبليندا و عدم حضور الصفوف هي تقتل الألم بالطريقة الوحيدة التي تعرفها تدخين نشا الذرة |
Sualtı hava akımları buzların zayıflamasına, dengesizleşmesine ve sürekli yer değiştirmesine neden oluyor. | Open Subtitles | الشقوق السفلية قد زادت من تهشم الجليد و عدم ثباته و تغيره الدائم |
Her şey gidip hiçbir şey gelmeyince ödemelere yetişemedim. | Open Subtitles | مع المصاريف و عدم وجود دخل مادي، لم أستطع الإستمرار في تسديد الأقساط. |
Ama Grace senin böyle takıIıp kalmanı ve hayatına devam etmemeni istemezdi. | Open Subtitles | لكن قريس لم تريد لك ان تتوقف و و عدم المضي بحياتك |
Yapmamız gereken tek şey sakin olmak ve canlarını sıkmamak. | Open Subtitles | كل ما علينا فعله هو الجلوس بهدوء و عدم إغضابهم |
Emir'in ve bizim kim olduğumuzla ilgili aklının karıştığını biliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفهم أرتباككِ و عدم تيقنكِ حول من نكون |
Bu benim ilhamım kararlılığım bilime, öğrenmeye ve gelişmeye karşı bitmeyen alakamdı. | TED | كانت حول الإلهام و العزيمة و عدم التخلي أبداً عن اهتمامي .بالعلوم والتعلم والتطوير |
ve devlet müdahalesi olmadan, hem tabakalaşma hem de eşitsizliğe sebep olan, kendini yineleyen bir döngü üretir. | TED | وبدون تدخل الحكومة، يولدان دورات مكررة من الطبقية و عدم المساواة. |
Yangın çıkarmasının nedeni de, ürkekliğinden ve doğru şekilde bir ilişki kuramamasında kaynaklanmaktadır. | Open Subtitles | و بالتالي اشعال الحرائق هو بسبب جُبنه و عدم قدرته على ايجاد علاقة طبيعية |
Seni çok büyük tehlikeye attım seninle bir daha konuşmayarak ve çekip giderek buna son vermeliyim. | Open Subtitles | ، لقد وضعتك في خطر محدق و يجب أن أنهي الأمر بالإبتعاد و عدم التحدث معك ثانية |
Senin beni bir şeyi yapmaya zorlaman ve benim yapmayıp, kendimi kötü hissetmem yerine ne istiyorsam, onu yapacağım. | Open Subtitles | و بدلاً من قيامكِ بتحفيزي لفعل شيءٍ, و عدم قيامي انا بفعله, و فقط الشعور بالسوء بشأنه, انا فقط سأقوم بفعل ما أريده. |
Tembel ve işsiz olmak nasıl bir duygu? | Open Subtitles | كيف تشعرين مع قلة الحركة و عدم الإنشغال؟ |
Ama yapmak ve yapmamak arasında ki çizgi hiç hoş değildir. | Open Subtitles | لكن الخط بين فعلها و عدم فعلها ليس مقبولا إطلاقا |
Dünyayı umursamayan ve sıradan bir özgürlüğün olumlanması, her çeşit kısıtlama ve sınırlamaların toptan reddi anlamına gelecektir. | Open Subtitles | توكيد للحرية بغاية الطيش و عدم التأهيل لدرجة أنه يصل إلى إنكار كلي لكل نوع من التقيد و الحصر |
Fark ettim ki davranışlarım... ve olan biteni sana anlatamayışım... seni delirdiğime inandırmış olmalı. | Open Subtitles | أنا أعرف أن سلوكى و عدم قدرتى على مناقشة الموضوع معك لابد و أنى كنت كالمجانين |
ve sana bütün gününü harcamış güçlü hıyarlardan hiç bir pislik almıyorum. | Open Subtitles | و عدم تقبل الحماقة من الأغبياء ذوي السلطة التي يعطوها دائماً |
Sadece birlikte güzel zaman geçirmeye başlamıştık ve... kendimi kötü hissetmeme sebep oldu ve endişelendirmeye başladı. | Open Subtitles | بمجرد أن نبدأ فى قضاء وقت سعيد معاً.. تبدأ فى جعلى أشعر بالسوء و عدم الأمان |
Sadece oral seks soyadı verilmez, spor salonu serbesttir ve asla aynı yere aynı gömlekle gidilmez. | Open Subtitles | مص القضيب فقط، لا ألقاب عائلية الصالة رياضية مساحة حرة و عدم الذهاب لنفس المكان بنفس القميص |
Öylece oturup hiçbir şey yapmayalım. O zaman ne yapabilir ki? | Open Subtitles | الجلوس هنا و عدم فعل أى شئ, أقصد ما الذى يمكن أن يفعله هذا الشخص؟ |