Bella huzursuzlanmaya başlamıştı ve onu günde on kez kontrol etmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | أصاب الأرق بيبلا و كان عليّ أن أطمأن عليها عشر مرات في اليوم |
Hücreye işemek zorunda kaldım, hem de insanların önünde. | Open Subtitles | و كان عليّ أن أقضي حاجتي في الزنزانة أمام الناس ومن حينها أصبت برهبة المسرح |
Yumurtaya karşı alerjim yokmuş gibi davranmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | و كان عليّ التظاهر أنني لست مصابة بحساسية من البيض |
ve onu orada birakmak zorunda kaldim. Ne yapacagimi bilemedim. | Open Subtitles | و كان عليّ أن أتركها هناك لم أعرف مالذي افعله |
Ama kendi yoluna gitmek istemiştim ve bende buna izin vermek zorundaydım. | Open Subtitles | لكن عليك أن تكمل طريقك، و كان عليّ أن أدعك تترك المنزل |
Gördün ya, oradaki şu şeyi, onu yakalamak zorunda kaldım. | Open Subtitles | أنتِ شاهدتِ ، كان هناك هذا الشئ و كان عليّ أمساكه |
Roman'a hamile kaldım, ve gösteriyi bırakmak zorunda kaldım. ve daha sonra... Ben ne buz patencisi ne de anne olarak başarılı olamadım. | Open Subtitles | حملتُ بـ (رومان) و كان عليّ مغادرة العرض و بعد هذا ، لم أنجح أبداً كـ راقصة جليد أو أم |
Wiley'nin kardiyoloğunun ameliyatını bitirmesini beklemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | و كان عليّ إنتظار طبيب (وايلي) للقلب من الإنتهاء من إجراء عملية جراحية |
Beni ofisine çağırdı ve bir dolu soruya cevap vermek durumunda kaldım. | Open Subtitles | لقد طلبني الى مكتبه عند الظهيرة و كان عليّ أن أجيب على ملايين الأسئلة |
Annemle yaşamaya başladım ve tek bir insana bağlanmayı öğrendim. | Open Subtitles | ذهبت للعيش مع والدتي و كان عليّ أن أتعلم أن أتعلق بشخص واحد فقط |
Elindeki kanı gördüm, sonra başım dönmeye başladı ve gitmek istedim. | Open Subtitles | رأيتدمكِفأصابنيالدوار, و كان عليّ أن أخرج |
Eğer senin sihirli zaman yolculuğu olayını yapsaydık ve tüm bunları yeniden yaşasaydık bile yine aynı kararı verirdim. | Open Subtitles | .لوكانيمكنك. اعادة الزمن إلى الوراء و كان عليّ اتخاذ القرار مرة أخرى |