Septik fizyoloji gösterdiğinden adrenal ve tiroit işlerliği için kan tahlili yapalım. | Open Subtitles | و لأنه يظهر تعفناً فسيولوجي اسحبوا الدم لعمل الغدة الدرقية و الكظرية |
Ve burası ablamın evi olduğu için de seni buralarda pek görmeyeceğiz demektir. | Open Subtitles | و لأنه منزل أختى ، فلا أعتقد أنه علينا رؤيتك كثيراً بالجوار هنا |
Babası onu senelerce orda burda dolaştırdığı için kadının izini kaybettiğini peki? | Open Subtitles | و لأنه تنقل كثيرا مع والده فقد الاتصال بها و هي كذلك |
Elimizde tüm kayıtlar olduğu için ikinci yaşgününe dek söylemeyi öğrendiği bu 503 kelimeyi tek tek saptayabildik. | TED | و لأنه لدينا النص كاملا، حددنا كل الكلمات ال 503 و التي تعلم نطقها مع سنته الثانية. |
Efendisinde korktuğu için asla kaçmayacak, hayatı boyunca kendisine zalimce davranıldığı için kendisi de idare ettiği genç kölelere aynısını yapıyor. | TED | لن يهرب خوفاً من سيده. و لأنه كان يُعامل بقسوة طيلة حياته، فقد أراد ذلك لعبيده الصغار الذين يرأسهم. |
Bir araba satın alacak imkanı olmadığı için bunu yapmış, ama aynı zamanda da nasıl yapacağını bildiği için elbette. | TED | صنعها لأنه لا يستطيع شراء سيارة و لأنه يعرف كيف يصنع واحدة |
O dolabı kendi yaptığı için hemen tanımış. | Open Subtitles | و لأنه هو الذي عمل على تلك الخزنة عرفها فورا |
Dolabı o yaptığı için hemen onu fark eder. | Open Subtitles | و لأنه هو الذي عمل على تلك الخزنة عرفها فورا |
İtaatsizlik ettiği için de, kendi değer yargılarını uyguladığı için bir Denizcinin iyiliğini düşünerek bir karar verdiği için bunun da sizin emrinizle bağdaşmadığı için cezalandırıldı, bu doğru mu? | Open Subtitles | و لأنه فعل، لأنه حاول تطبيق قيمه لأنه اتخذ قرار بخصوص رفاهية ضابط تعارض مع أحد أوامرك تمت معاقبته، أهذا صحيح؟ |
Tanrı, içimizdeki inancı sınar. Ve kendisi gibi davranmanız için sizi seçerse, ...size en zor sınavı yapmış olur. | Open Subtitles | الرب يختبر إيماننا يا بنى ، و لأنه إختارك لتتصرف وفق مشيئته |
Savaş alanında narkoz olmadığı için... bir uzuv kesmesi gerektiğinde bunu hızla yapmak zorundaydı. | Open Subtitles | و لأنه لم تكن هناك عقاقير منومه فيميدانالقتال, فقد كان يُجري عمليات البتر بسرعه فائقه |
Savaş alanında narkoz olmadığı için... bir uzuv kesmesi gerektiğinde bunu hızla yapmak zorundaydı. | Open Subtitles | و لأنه لم تكن هناك عقاقير منومه فيميدانالقتال, فقد كان يُجري عمليات البتر بسرعه فائقه |
ve biraz da inançlı bir şekilde ruhunun hala tanrıya ait olduğunu... ama bedeninin bir geri ödemesi olduğunu ve bedeninin kurtarmak için şeytanla anlaştığını söyledi. | Open Subtitles | و لأنه متدين قال أن روحه ملك لله و أن جسمه سيعود له أيضا |
Dolabı o yaptığı için hemen onu fark eder. | Open Subtitles | و لأنه هو الذي عمل على تلك الخزنة عرفها فورا |
Ve bir yerli ve bir park korucusu olduğu için, ve bölgeye gayet, gayet aşina olduğu için. | Open Subtitles | و لأنه من أصل هندي و يعمل حارساً للمحمية و لأنه يعرف هذه المنطقة كثيراً قولي لها ذلك هل سمعتِ ذلك؟ |
Duyduğuma göre, hem söylediği şeyler yüzünden, hem de zorbanın şölenine gelmediği için, Macduff gözden düşmüş. | Open Subtitles | بأن مكداف مكروه بسبب صراحة قوله و لأنه لم يحضر الحفلة |
Çocukluğundan beri bir tane istediği için beni bunları yaptıkları şehre götürdü. | Open Subtitles | أخذني إلى البلدة التي يصنعون بها هذه الدراجات و لأنه حتى في صغره لم يحصل على واحدة منهم لذا، بدأ يجمع من ماله |
-Oh! 40 yaşının üzerinde olduğu için onu atmaya karar vermişler. | Open Subtitles | لقد كان هناك دمج و لأنه كان أكبر من الأربعين قاموا بطرده |
İlk olarak kasabı seçtiği için de Cleveland'ın yerlisi... olduğunu ve kasabın hikayeleriyle büyüdüğünü düşünüyoruz. | Open Subtitles | و لأنه اختار ان يكون الجزار كتقليده الاول نظن انه من سكان كليفلاند و غالبا ترعرع و هو يسمع قصصا عن الجزار |
O yaşıyor çünkü, acı çeken kederli kalpler sevinmek için bir umuda ve nedene sahip. | Open Subtitles | و لأنه يعيش ، فان القلوب المكلومه لديها أمل و مبرر للشعور بالسعاده و الفرح |