Bir sigara yakmak için kibriti çaktı ona baktım ve neden durduğunu anladım. | Open Subtitles | أشعل عود الثقاب ليشعل سيجارة فقط و نظرت إليه فى السيارة وعرفت السبب |
Ben de birkaç kez denedim bu probleme baktım, ve sonunda vaz geçtim. | TED | أنا حاولت هذا مرتين و نظرت إلى هذه المشكلة و تخليت عنها. |
Ve kendime aynada baktım ve bir tutam beyaz saçım vardı. | TED | و نظرت إلى نفسي في المرآة، حيث كان لديا خصلة من الشعر الرمادي. |
-Öldürücü adamsın sen. -Gözlerine bakıp işaret ettin ve öldüler. | Open Subtitles | انت قاتل اشرت اليهم في اصبعك و نظرت اليهم فماتوا |
Hiç bir aynaya bakıp bambaşka bir dünya gördüğünüzü düşündüğünüz oldu mu? | Open Subtitles | هل سبق و نظرت الى مرآة و بدا كما لو أنك قد رأيت عالما آخر مختلف ؟ |
Bana baktı ve ben de ona "Anne, ben yapmadım." dedim. | Open Subtitles | و نظرت إلي فقلت لها: أمي لم أفعل هذه الأشياء قالت: |
baktım ve capcanlı kumu gördüm, capcanlı yumurtadan yeni çıkmış kaplumbağalar denize doğru hamlelerini yaptığında kuşlar üstlerinde uçup aniden saldırırken üstlerinde uçup aniden saldırdılar. | Open Subtitles | و نظرت ،فرأيت الرمال كلها حية و حين إنطلقت السلاحف البحرية الجديدة إلى البحر و حين حلقت الطيور و انقضت للهجوم |
Hayatıma baktım ve iş dünyasını fethettiğimi gördüm. | Open Subtitles | و نظرت الى حياتى واحسن اننى دخلت فى عالم الاعمال |
Bankaya gittim ve veznedar bana çok garip baktı eve gittim ve aynada kendime baktım ve yüzüm yaptığım maskeyi yıkamayı unuttuğum için hala yemyeşildi. | Open Subtitles | ذهبت للبنك و نظر إليَّ أمين الصندوق بغرابة فذهبت للمنزل و نظرت في المرآة و كان وجهي لازال أخضراً أثر قناع أخضر |
Kapıya baktım ve sanki o adam mağazaya girip bana doğru yürüyordu. | Open Subtitles | و نظرت و كان نفس الرجل يمشي ليدخل المتجر أمامي مباشرة |
- Sam, kes! Saçlarını taradım, gözlerinin içine baktım ve sonra... | Open Subtitles | وضعت المسدس على شعرها , و نظرت الى عينيها |
Bir içki içtim, kalbimin derinliklerine baktım ve şimdilik şu kadarını buldum: | Open Subtitles | تناولت بعض الشراب و نظرت لما بداخل قلبي و هذا هو ما أملكه حتى الأن |
Bahçeden dışarı yürürken, yere baktım,...ve oradaydı. | Open Subtitles | ومشيت في الساحة و نظرت إلى الأسفل، وإذا بي أجدها هناك |
Kameramı bir kenara fırlattım. Terliklerimi çıkarıverdim ve direkt önümdeki yol hattına baktım ve kedi gibi dört ayak üstünde çöktüm ve dizlerimin üstünde önümdeki bu hattan çıkmamaya çalıştım 9-10 metre boyunca sanırım, bilmiyorum. | TED | لا أستطيع. فرميت بعيداً الكاميرا. رميت بعيداً الشبشب، و نظرت إلى الخط المستقيم أمامي، و مشيت على الأربع مثل القطط، وعقدت بركبتي إلى جانبي هذا الخط الذي أمامي، لـ 30 ياردة أو 30 قدما، لا أعرف. |
17 yıl boyunca kendi sesimi duymamıştım, bu yüzden etrafa döndüm ve baktım ve dedim ki, "Tanrım, benim düşündüklerimi kim söylüyor?" | TED | لم أسمع صوتي منذ 17 سنة، لذلك التفت حولي و نظرت ثم قلت، "يا إلهي، من ذا الذي ينطق بما أنا بصدد التفكير فيه؟" |
Yanımdaki adama bakıp sordum; | Open Subtitles | أتعلم؟ و نظرت إلى شاب التعبئة و سألته: |
Ta en başında sana karşı açık olabilseydim gözlerine bakıp gerçeği söyleyebilseydim belki de böyle karşına dikilip başarısız olmuş birisi olarak sana bunları anlatmak zorunda kalmayacaktım. | Open Subtitles | ... لو أني كنت منفتحاً معك منذ البداية و نظرت إليك مباشرة في عينك و أخبرتك الحقيقة بعدها لم أكن لأضطر أن أقف أمامك |
Dokuz yaşında, Pino'ya bakıp, Kendi kendime "Ne müthiş bir adam", derdim. | Open Subtitles | بعمر 9 سنوات و نظرت الى بينو و أفكر بنفسي... ..."يا الهي, يا له من شخصا عظيم" |
Bana bakıp gülümsedi ve daha önce hiç hissetmediğim bir şey hissettim. | Open Subtitles | و نظرت الي... . أبتسمت... |
Bana baktı ve dedi ki, ''Sen kesinlikle konuşmam gereken kişisin. | TED | و نظرت إلي و قالت، "أنت بالضبط هو الشخص الذي أحتاج أن أتحدث معه. |
Bana bir kere baktı ve acil servisi aradı. | Open Subtitles | و... نظرت إليّ نظرة واحدة واتّصلت بالإسعاف |