ويكيبيديا

    "يأبى" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • istemiyor
        
    • türlü
        
    • vermiyor
        
    • reddediyor
        
    • istemiyorsa
        
    • istemeyen
        
    • vermeyecekleri
        
    Morgan, Bufford hakkında konuşmak bile istemiyor. Open Subtitles مورغان يأبى الكلام حتى عن بافورد لم يقبل؟
    Hamakta sallanmak istemiyor. - Herhangi birşey çekmekte istemiyor. Open Subtitles يأبى مبارحة أرجوحته الشبكيّة، ويأبى الشعور بأيّ شيء.
    Ne kadar uğraşırsam uğraşayım Diggle, geçmişim gömülü bir şekilde kalmak istemiyor. Open Subtitles مهما حاولت بكدٍّ أن أطمر ماضيّي، فإنّه يأبى أن يظلّ دفينًا.
    Yanında oturan takım elbiseli, garip saç kesimli bir türlü susmak bilmeyen adam da kimdi? Open Subtitles ومن كان ذلك الرجل صاحب الحلّة وقصّة الشعر الجالس إزاءك والذي يأبى السكوت؟
    Seçmeye katılmama bile izin vermiyor. Görüntüleri izlediğini kim biliyor? Open Subtitles إنه يأبى حتى أن أختبر من يدري إن شاهد اللقطات!
    Davacı özür dileme olmadan anlaşmayı reddediyor. Open Subtitles المُدّعي يأبى التسوية دون أخذ الفضل
    Sen ne diyorsun? Cenazeye gitmek istemiyorsa neden gitsin ki? Open Subtitles طالما يأبى حضور الجنازة، فلمَ عساه يحضرها؟
    Bu sadece evliliklerinin bittiğini kabullenmek istemeyen başka bir İrlandalı Katolik çift. Open Subtitles هذا مجرّد ثنائي إيرلندي كاثوليكي يأبى الإعتراف للعالم بأن زواجهما قد انتهى
    Herkesin, özel olmalarından dolayı başkalarının el sürmesine izin vermeyecekleri bir şeyleri vardır. Open Subtitles لدى الجميع شيئاً يأبى أن يلمسه الآخرين بسبب طبيعتهم العميقة
    Görünüşe göre evren benim vampir kanıyla iyileşmemi istemiyor. Open Subtitles واضح أنّ الكون يأبى أن أُعالج بدماء مصّاصي الدماء.
    Bu da bulunmak istemiyor demektir neden vazgeçmiyorsun? Open Subtitles أظنّه بهذا يأبى أن يتم إيجاده، فلمَ لا تنسى أمره وحسب؟
    Sevgili konut kurul üyemiz senin uzman tanığın olarak tanıklık etmek istemiyor. Open Subtitles مفوّض إيوائنا الوسيم يأبى الشهادة بصفته شاهدك الخبير.
    Gitmiş işte. Bir not da bırakmamış. Belli ki bulunmak istemiyor. Open Subtitles غادر، ولم يترك ملاحظة، جليًا أنه يأبى أن يتم إيجاده.
    Gitmiş işte. Bir not da bırakmamış. Belli ki bulunmak istemiyor. Open Subtitles غادر، ولم يترك ملاحظة، جليًا أنه يأبى أن يتم إيجاده.
    Gözüm görebiliyor ama beynim gözümün gösterdiğini görmek istemiyor mu diyosun? Open Subtitles أتقصد أن عيني ترى لكن عقلي يأبى النظر على ما تغذيه به عيني؟
    Ölüm kalım meselesi bile olsa bir cümle yazamıyorum ve bir türlü kesilmeyen inanılmaz bir baş ağrım var. Open Subtitles لا أستطيع كتابة جملة لأنقذ حياتي ...و أنا أعاني مِن هذا الصداع الذي يأبى أن يزول
    Bu adam ise istediğimi bir türlü vermiyordu. Senin gibi. Open Subtitles فإذا بذلك الرجل يأبى إعطائي مرادي مثلك.
    - Bunu bitirmek istiyorum ama o izin vermiyor. Open Subtitles أريد لهذا أن ينتهي، ولكنه يأبى السماح لي.
    Ev sahibim, o Ermeni götveren depozitomu geri vermiyor. Open Subtitles صاحب ملكيّتي، الرجل الأرميني اللعين يأبى إعادة رهني إليّ سبعة آلاف!
    Davacı özür dileme olmadan anlaşmayı reddediyor. Open Subtitles المُدّعي يأبى التسوية دون أخذ الفضل
    Davacı özür dileme olmadan anlaşmayı reddediyor. Open Subtitles المُدّعي يأبى التسوية دون أخذ الفضل
    - Ve eğer Turnbull meyhanesinin yanmasını istemiyorsa odasından çıkıp söndürmesi gerekecek. Open Subtitles طالما (ترينبول) يأبى احتراق حانته، فسيضطر للخروج من مكتبه وإنقاذها.
    Benimle telefonda konuşmak istemeyen bir kaynakla buluşmaya gidiyorum. Open Subtitles أنا في طريقي لمقابلة المصدر الذي يأبى التحدث عن طريق الهاتف فضيحة في كوهاج ..
    Herkesin, özel olmalarından dolayı başkalarının el sürmesine izin vermeyecekleri bir şeyleri vardır. Open Subtitles لدى الجميع شيئاً يأبى أن يلمسه الآخرين بسبب طبيعتهم العميقة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد