Ergenlik çağlarımda, en çaresiz anlarımda beni hayatta tutan şey İyiliksevenlerdi. | TED | أثناء سنوات مراهقتي حينما كنت أكثر يأساً أصبح السامريون حبل نجاتي |
- Ve vurulduğu için şimdi daha bir çaresiz olacaktır. | Open Subtitles | ، أجل ، والآن بما أنه مصاب سيصبح لأكثر يأساً |
Tam zamanında gelsen çaresiz biri gibi görünürsün. | Open Subtitles | علي الرغم لو اتيتي علي الوقت سيبدو انك اقل يأساً |
umutsuz savaşlar da bile durumun tersine döndüğü bir an vardır. | Open Subtitles | حتى فى أكثر المعارك يأساً... هُناك لحظة فارقة قد تقلب موازين الأُمور... |
Sanırım fabrikayı işçilerin daha umutsuz ve ilgisiz olduğu bir yere taşımalıyız Springfield gibi. | Open Subtitles | أعتقد اننا علينا نقل مقرنا إلى منطقة حيث العاملين أكثر يأساً وجهلاً (سبرنغفيلد) |
Gittikçe çaresizleşiyor ve çığırından çıkmaya başladı henüz farkında değil ama büyük bir hata yaptı. | Open Subtitles | وإنّه يزداد يأساً وجُنوناً قليلاً، وإنّه لا يُدرك ذلك، لكنّه ارتكب غلطة فظيعة. |
Bu en çaresiz zamanımda ben reddediyorsan bu ofisi başına yıkarım senin. | Open Subtitles | لذا ، إذا كان ما تعرضه عليَّ الآن في أكثر لحاظاتي يأساً هو الرفض فربما أفزع في مكتبك |
Mahkeme günü yaklaştıkça daha da çaresiz olacak. | Open Subtitles | كلما اقتربنا من المحاكمة تصبح أكثر يأساً |
Abbie Mills'e ne olduğunu bulmaya çalışan senin kadar çaresiz bir kişi tanıyorum. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط الذي يحاول يأساً ليعرف ما الذي حدث لآبي ميلز مثلك |
En çaresiz insanları hedef alıyorlar ve yollarını buluyorlardı. | Open Subtitles | يستهدفون اكثر الناس يأساً ويجدون سبيلاً للدخول |
Devletler dünyadaki en çaresiz, acı içindeki insanlara "Çocuğunu aldım, geri istiyorsan DNA testi için 800 dolar öde." | TED | تخبرنا الحكومات عن بعض الناس الأكثر يأساً وألماً على سطح الأرض، "اختطفت طفلك، ادفع لي 800 دولارًا لاختبار الحمض النووي قبل استعادته". |
Calvin Klein reklamındaki Justin Bieber'dan daha çaresiz gözüküyorsun. | Open Subtitles | (تبدين أكثر يأساً من (جاستن بيبر (فى أعلان (كالفين كلاين |
Günler geçtikçe, Ralph daha da çaresiz olmaya başlamış. | Open Subtitles | كان (رالف) يزداد يأساً مع مرور الأيام |
Daha çaresiz görün. | Open Subtitles | أكثر يأساً. |
Daha da çaresiz görün. | Open Subtitles | أكثر يأساً. |
- Olmaz, sizi umutsuz gösterir. | Open Subtitles | لا، اتصال آخر سيبدو يأساً |
umutsuz biri gibi görünmeye başladım. | Open Subtitles | لقد بدأتُ أسمعُ يأساً |
Hitler en umutsuz kumarını oynuyordu. | Open Subtitles | لقد بدأت أكثر مقامرات (هتلر) يأساً |
Birileri ona bokun sıra dışı olduğunu söylemeliydi ama başarısızlıktan o kadar korkuyor ki giderek çaresizleşiyor. | Open Subtitles | على أحد أن يخبره أن هذه الأشياء سيئة لكنه خائف جداً من الفشل يا رجل إنه يصبح أكثر يأساً |