çaresiz görünüyordu. Sanki bir ipin uzunda gibiydi. | Open Subtitles | لقد بدا يائسًا وعاجزًا، كأنّ أحدهم يتحكّم به. |
FBI çaresiz. | Open Subtitles | من الواضح أنّ المكتب الفدرالي بات يائسًا |
En çaresiz anında başvurmuş olmalısın. | Open Subtitles | لابد أنك دخلت له عندما كان يائسًا للغاية |
Tanrı korusun da o kadar çaresiz olmayayım. | Open Subtitles | معاذ الله أن أكون يائسًا إلى هذا الحد |
Ona güveniyorum ama durum daha çaresiz hâle gelmiş değil. | Open Subtitles | أنا أثق به، لكن الوضع ليس يائسًا بعد |
Kimse bu kadar çaresiz olamaz. | Open Subtitles | لا أحد يُمكنه أن يُصبح يائسًا هكذا |
Matou soyunda büyü ilgisini sürdürme konusunda bu kadar çaresiz mi kaldın? | Open Subtitles | هل أصبحت يائسًا إلى درجة تدفعك لاحتكار السحر على ذرية ( ماتو ) ؟ |
Durum çaresiz görünüyor. | Open Subtitles | قبل أن تعاود (زوي) الإتصال بـ(أندروود) يبدو الأمر يائسًا |
Ve bunu Gabe'in ne kadar çaresiz hâle geldiğini öğrenmeden önce yapmıştın. | Open Subtitles | وكان هذا قبل أن تعلمي كيف أصبح (غايب) يائسًا |
Sesin...çaresiz geliyor. | Open Subtitles | تبدو يائسًا |
- çaresiz kalmıştım. | Open Subtitles | -كنتُ يائسًا |