20 yıl kadar önce, ben tatlı ve genç bir birinci sınıf öğrencisiyken. | Open Subtitles | قبل نحو 20 عاماً , حين كنتُ مجرّد طالبة مستجدّة لطيفة و يافعة |
genç bir karın ve çocuğun varsa karının ölmemesi gerekirdi. | Open Subtitles | لديك إمرأة يافعة ولديها طفلة ليس من المفترض أن تموت |
Hayır. Sanırım boşanacaklar. Hiçbirşey genç, masum bir hayatı bundan daha fazla değiştiremez. | Open Subtitles | لا اظنهم سيتطلقون لاشيء يغير حياة يافعة ,بريئة اكثر اكسل هلا اوقفت التصوير؟ |
Sen gençsin.Eminim sen büyüdüğün zaman benden daha cesur birisiyle bile karşılaşırsın. | Open Subtitles | أنت يافعة, أنا متأكد أنك ستقابلين رجالاً أشجع مني عندما تكبرين |
Aslında, genç bir kız olarak... bu konferanslardan hoşlanıyor musun diye soracaktım. | Open Subtitles | في الواقع، كنت سأسألك إن كنت قد استمتعت بتلك المحاضرات كفتاة يافعة |
O gece köyümüzden genç bir kadının cesedini çaldım abimin yanına gömdüm. | Open Subtitles | في تلك الليلة سرقت جثة إمرأة يافعة من قريتنا دفنتها بجانب أخي |
İşte burada, kovalamaca oyununa girmiş genç bir dişi ve erkek var | TED | هنا نرى انثى يافعة .. وشاب يافع يلاحقون بعضهم البعض |
cesurca kendi gerçeğini yaşayan New Yorklu, genç bir kadındı, ama nefret, onun hayatına son verdi. | TED | فهي من نيويورك، وهي سيدة يافعة كانت تعيش حقيقتها بشجاعة، ولكن الكراهية تحيط بحياتها. |
Londra'da sıra dışı şeyler yapan Avustralyalı genç bir kadındım. | TED | كنت شابة أسترالية يافعة أقدم أعمالي الاستثنائية في لندن، |
2004'ün ilkbaharında, yeni bir anneydim ve genç bir hahamdım ve dünya, karman çormandı. | TED | كنت أماً جديدة ومعلمة يهودية يافعة في ربيع عام 2004 وكان العالم يعيش حالة من الفوضى. |
Benim meselem: genç bir kadın iken neden bu bana, insani ikilem ve deneyimin mükemmel örneği olarak öğretilmişti. | TED | سؤالي هو: لم علموني وأنا يافعة أن هذا هو المثال للمعضلة البشرية و التجربة البشرية؟ |
Ve biz yaşlı bir galaksideki çok genç bir teknolojiyiz, ve teknolojilerin devam etmelerinin mümkün olup olmadığını bilmiyoruz. | TED | ونحن لازلنا حضارة يافعة في مجرة قديمة ، ولسنا متأكدين ما إذا كانت الحضارات تدوم للأبد. |
50 yaşında ve her zamanki gibi genç | TED | تبلغ 50 سنة. وما تزال تبدو يافعة كما كانت. |
Bu genç şehitlerAntonello'nun simgesidir. | Open Subtitles | ملامح يافعة تملؤها المعاناة نوعية أنطونيلو |
Burada genç bir hanımın kalabileceği uygunlukta başka bir otel yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد نزل آخر يناسب سيدة يافعة لتقيم فيه. |
Fırtınaya hazır genç bir ulus doğuyor. | Open Subtitles | تقوم أمة يافعة بالاستعداد لملاقاة العاصفة |
Eğer hayatını şimdi değiştiremezsen, nispeten genç olduğun bu yaşta, mesela 50'yi gördüğünde bunu nasıl yapabileceksin? | Open Subtitles | إذا لم تستطيعي تغيير حياتكِ، الآن بينما أنتِ مازلتِ يافعة نسبياً .. كيف ستتمكنين من ذلك وأنتِ في منتصف الخمسينات.. |
gençsin, iyi bir işin var, ayrı bir evin var. | Open Subtitles | لماذا؟ انتي شابة يافعة.. لديكِ وظيفة جيدة.. |
Çok gençti. 35 civarında olmalı. | Open Subtitles | وشاهدت صورةً لها المرة الأولى التي ربحت فيها. كانت يافعة. |
Babanla çok gençken tanıştım. | Open Subtitles | لقد قابلتُ و الدكِ عندما كنتُ يافعة جداً |
Çok gençtim, evli değildim, çocuğum yoktu Afrikayı pek bilmiyordum, ve Fransızcam acınacak haldeydi | TED | كنت يافعة جداً، ولست متزوجة، وليس لدي أطفال، لم أكن أعرف أفريقيا وبجانب ذلك، كانت لغتي الفرنسية بائسة. |
Sinirli olmak için bir nedenim yok. Sınırlandırılmış değilim, yazgımdan dolayı hayal kırıklığı duymak için de çok gencim! | Open Subtitles | ليس لدي سبب لأقلق ,أنا لست مقيدة و أنا يافعة لأكون محبطة من نصيبي |
Küçükken göt herifin bana dokunduğunu bile. | Open Subtitles | حتى عن حادثة تحرّش الحقير بي عندما كنت يافعة |